22 Aralık 2007 Cumartesi

OYUNCULAR DA MEMNUN

Tatlı Bela Fadime dizisinin başrol oyuncularından Nehir Erdoğan ilk kez bir Karadeniz dizisinde oynadığını belirterek,Karadeniz, ülkemizin güzel yörelerinden biri. İnsanları inanılmaz hoş. Burada gerçekten çok hikaye var dedi.

Dizilerin sayısının artmasıyla doğru orantılı olarak Karadeniz'de çekilen dizi sayısının arttığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
Bu iyi de oluyor. Resim olarak, doğası, motifleri çok güzel. Burası tablo gibi. Kamerayı nereye kurarsanız kurun bir tabloyla, cennetle karşı karşıyasınız. Konakladığımız otel dağın zirvesinde bulunuyor. Dün akşam inanılmazdı. Sadece yağmur ve sis vardı. Sessizlik içinde bir gece geçirdik. Sanki Fadime, sislerin içinde harikalar diyarındaydı.Temiz havada kendimizi çok zinde hissediyoruz. Buralara küresel ısınma gelmeyecek gibi.

Dizinin diğer başrol oyuncusu Berk Oktay da ilk kez Karadeniz'e geldiğini ifade ederek,Burası muhteşem bir yer. Burada dizinin çekilmesinden mutluyum. Keşke bütün bölümleri burada çekilse dedi.

Karadeniz insanının çok sıcak ve samimi olduğunu vurgulayan Oktay, Burada ne kadar insan tanıdıysam hepsi böyle. Diziyi beraber izlediğim arkadaşlarım;Muhteşem bir yer, oraya gideceğiz, kalabileceğimiz bir yer tavsiye eder misin; diyorlar. Buranın güzelliklerine gerçekten aşık oldum. Böyle yer dünyanın hiçbir yerinde olmaz; diye konuştu.

Sessiz Gemiler 13. Bölüm 22 Aralık Cuma



Mümtaz Bey hayatı boyunca kendi bildiği doğrulardan şaşmamıştı... Şerefli, dürüst meslek hayatı süresince, kendisini karısı ve 5 çocuğunun geleceğine adamıştı... Çocuklarının hayırlı ve başarılı insanlar olarak hayata atılmalarını istemişti... Otoriter bir baba olarak görünse de, bütün sevgisini kalbinde saklamıştı... Çocukları hayata atıldığında, acaba hepsi Mümtaz beyin istediği gibi evlatlar olabilmiş miydi? Bir baba olarak, görevini yapmış olmanın huzurunu yaşıyordu... Büyük oğlu Ahmet, başarılı bir öğrenci değildi, ama karısıyla beraber ticarete atılmıştı... Büyük kızı Şule, Tıp Fakültesinde okurken, mutluluğu seçmiş, işadamı İrfan'la evlenmişti... Ali, hukuk fakültesini bitirmiş, Ankara'da avukatlık yapıyordu... Murat, üniversiteyi bitirdikten sonra, Amerika'ya yerleşmişti... Şenay müzik öğretmeni olmuş, Anadolu'nun bir köyüne tayin olmuştu... Ancak yıllardır onlardan bihaber olan Mümtaz Bey, çocuklarının hayatındaki gerçeklerin ne kadarını biliyordu... Belki bir bölümünü, belki de hiç birini...Amerika'daki oğlu Murat neden aramıyordu... Peki ya diğer çocuklarının durumuneydi... Mümtaz bey, torunu Ceren ziyarete geldiğinde: "Hayat böyle bir şey kızım... Sen de birgün kendi yuvanı kuracaksın... Senin de çocukların, torunların olacak... Onları kucağına alacaksın... Sevginin ne demek olduğunu anlayacaksın... Ama büyüdüklerinde, kendi hayatlarını kurduklarında sen de bir köşede kalacaksın.... İşte o zaman da acının ne demek olduğunu anlayacaksın!.." demişti.Mümtaz Bey yaşadığı yıkımın hüznünü yaşarken, çocuklarının hayatında yerini alırken gördükleri, onlara sağladığı mükemmel bir hayat mıydı, yoksa bilmeden yok ettiği gelecekleri miydi... Ama şu an bir tane doğru vardı... Hangi yaşta olursa olsun, hayata hergün yeni baştan başlamak...

17 Aralık 2007 Pazartesi

İşte Kandil'den ilk görüntüler

PKK'ya yakınlığıyla bilinen ANF Ajansı vurulan yerlerden fotoğraf geçti.
Terör örgütüne yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı (ANF) Kandil'de bombalandığını iddia ettiği yerlerden fotoğraflar geçti.


Ancak buraların sivil mi yoksa askeri hedef mi olduğu anlaşılamıyor. PKK'ya yakınlığıyla bilinen site vurulan yerlerin köy olduğunu iddia ediyor. Haberde 5'i terör örgütü üyesi ikisi sivil olmak üzere 7 kişinin öldüğü duyuruldu.
Vurulan hedeflerin yerle bir olduğu görülüyor. Taş üstüne taş kalmamış. Fotoğraftaki bir enkazın betondan yapılmış olması dikkat çekici. Görüntülerin çekildiği ve servise konulan fotoğrafların Kandil'in Qelatûkan bölgesine ait olduğu ileri sürüldü.

KYB: PKK KAYIP VERDİ

Uluslararası Kızıl Haç Örgütü’nün, operasyon sonrası bölgeden tahliye edilen insanları ziyaret ettiğini açıklayan site, görgü tanıklara dayanarak, PKK’nın kayıp verdiğini de kaydetti. PKK’nın sözcülüğünü yapan Roj TV ise, Türkiye’nin terör örgütünün kamplarını vurması operasyonunun, İran’la eş zamanlı yapıldığını ileri sürdü.


Kandilden ilk görüntüler

Kandilden ilk görüntüler

millyet



16 Aralık 2007 Pazar

PKK mitinginde açıkladı; yarın dönüyor

PKK mitinginde açıkladı; yarın dönüyor Almanya’nın Düsseldorf kentinde terör örgütü PKK yandaşlarının düzenlediği mitingde konuşan DTP Eşbaşkanı Nurettin Demirtaş, yarın Türkiye’ye döneceğini söyledi.
Demirtaş, Abdullah Öcalan posteri önünde yaptığı konuşmada, Kürtlerin devlet kurmak istemediğini, ayrımcı, bölücü gibi kavramlarla sorunun örtbas edilmek istendiğini iddia etti. Öte yandan mitingde yasaklı bayrak taşımak isteyen göstericilerle polis arasında kavga çıktı. Göstericiler, bayrağın taşınmasına izin vermeyen polise saldırdı. Bunun üzerine polis, cop ve biber gazıyla müdahale etti. Olaylarda, 7’si polis 20 kişi yaralandı. Olayla ilgili olarak 4 kişi geçici olarak gözaltına alındı ve haklarında ülke huzurunu bozmak sucundan soruşturma başlatıldı.

Hurriyet

6 Aralık 2007 Perşembe

Komandolar 300 PKK’lının izinde

Komandolar 300 PKK’lının izinde Binlerce komandonun katıldığı operasyonla Kuzey Irak’a sıfır noktalarda teröristlerin saklanacağı mağaralar tek tek aranıyor. Türkiye’ye sızdığı belirtilen 300 teröristin bulunması için uçak ve helikopterler de destek veriyor.

KUZEY Irak'a sıfır noktalarda bulunan Hakkári’nin Yüksekova, Şemdinli, Çukurca, Şırnak’ın Uludere kırsalında PKK’ya yönelik başlatılan operasyonlara dün binlerce komando katıldı. 20’şerli gruplar halindeki tam teçhizatlı komandolar, karlı dağlarda teröristlerin saklanabileceği mağaraları didik didik arıyor. Kış mevsimini geçirmek üzere Türkiye’ye sızdığı tahmin edilen 300 teröristin izlerinin bulunması için bölgede hem savaş uçakları, hem de helikopterler keşif uçuşlarını sürdürüyor. Bölgede askeri konvoyların geçiş yapacağı karlı yollarda ise mayın arama-tarama faaliyetleri sıklaştırıldı. Komandolar, bu çalışmalara katılan askerlerin güvenliğini sağlamak için dağların tepelerine ve zirvelerine mevzileniyor. Ayrıca panzerler de sık sık güzergáh üzerini kontrol ediyor.

EN BÜYÜK TANK TATBİKATI

Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde bulunan Tank Taburu, Gabar Dağı eteklerinde son dönemlerin en büyük tatbikatlarından birini gerçekleştirdi. Cizre Tank Taburu’ndan sabah saatlerinde çıkan yaklaşık 30 tank Kasrik Bölgesi’nde tatbikat yaptı. Bugüne kadar en çok tank katılımlı yapılan tatbikatı bölgede görevli üst düzey komutanlar da izledi. Gün boyu süren tatbikatta tanklar Gabar Dağı’na gerçek mermilerle atış yaptı.

ÜSLER HAREKETLİ

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak'a 1996 yılında sınır güvenliği anlaşmasıyla konuşlandırdığı Türk birliklerinde güvenlik önlemleri artırıldı. Bamerni ve Kanimasi bölgesinde bulunan askeri üslerdeki tanklar, üs çevresine konuşlandı. Üslerin çevrelerdeki hákim tepeler de Türk askerinin kontrolünde tutuluyor. Türk sınırına yakın yerlerdeki peşmergeler de Kürt yönetimince ’No man lands-insansız bölge’ olarak adlandırılan yerlerde bulunan güçlerinin büyük bölümünü Güney’e çekti.

Şehit eşin sözleri ağlattı

Şehit eşin sözleri ağlattı Şırnak Küpeli Dağı bölgesindeki operasyon sırasında şehit olan Topçu Yüzbaşı Sinan Eroğlu, İstanbul'da toprağa verildi.

Yüzbaşı Eroğlu için Levent'teki Afet Yolal Camisi'nde cenaze töreni düzenlendi. Törene, Yüzbaşı Eroğlu'nun ailesi ve yakınlarının yanı sıra İstanbul Valisi Muammer Güler, 1. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Koçman, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay ile askeri erkan ve vatandaşlar katıldı. Acılı eş kucağında ikiz çocuklarıyla şehit yüzbaşının cenazesi başına geldi. İkiz çocuklarını kucağına alarak acılı eşin "Bak yavrum baban burada. 4 aydır görmediğin baban burada" demesi törene katılanları gözyaşlarına boğdu.

Yüzbaşı Eroğlu'nun Türk bayrağına sarılı tabutu, ikindi vakti kılınan cenaze namazının ardından askerler tarafından omuzlara alınarak top arabasına konuldu. Eroğlu'nun cenazesi, askeri bando eşliğinde bir süre top arabasında taşındıktan sonra cenaze aracına alındı.

Bu sırada şehit eşi Tuba Eroğlu'nun asker selamı vererek eşini uğurladığı görüldü. Tuba Eroğlu, taziyeleri de 13 aylık ikiz çocukları Bade ve Kahraman'ı kucağına alarak kabul etti.

ORGENERAL GÖZYAŞLARINI TUTAMADI

beşiktaş Müftüsü İlhami Özden dua okuduğu sırada, cenazeye katılan en yüksek rütbeli subay olun 1'inci Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Koçman’ın gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Kendisi gibi topçu olan yüzbaşı Eroğlu'nun ardından gözyaşı döken Orgeneral İsmail Koçman, gözyaşlarını sildi.

Şehit Topçu Yüzbaşı Sinan Eroğlu'nun cenazesi, Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi.

5 Aralık 2007 Çarşamba

SSK'lıya kapıyı kapatma hazırlığı

Referans Gazetesi'nin haberine göre, Özel sağlık kurumları Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası nedeniyle diken üstünde. 'Yasa uygulanırsa nasıl olsa batacağız' görüşünü taşıyan sektörün eylemi, hastaneleri devlete kapatmaya kadar gidecek.

Yeni yılda uygulamaya girmesi beklenen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası özel sektörde panik yarattı. Özel sağlık kurumları, SSK'lı hastalardan alınan ücret farklarının en fazla yüzde 20 ile sınırlandırılmasını öngören yasa tasarısına karşı eylem hazırlığında. Orta yol bulunmazsa sektörün tepkisi hastaneleri devlete kapatma eylemine kadar gidecek.

Özel hastanelerin temsilcileri önceki gün eylem planı oluşturmak için masaya oturdu. 219 hastanenin temsilcilerini bir araya getiren toplantıda Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) tam yetki alarak hükümet görüşmelerine başladı. OHSAD yönetimi dün ve bugün Ankara'da ilgili bakanlıklar ve Başbakanlık'a özel sektörün taleplerini iletecek. OHSAD görüşmelerin ardından pazartesi günü de eylem planını açıklayacak.

Barıştan yanayız ama yaşamak istiyoruz

Sağlık Bakanlığı'nın "herkese tüm hastanelerde aynı fiyattan hizmet vaadi", sigortalı hastaları hedefleyen özel sektörü diken üstünde tutuyor. Fark almaksızın maliyetlerini kurtaramayacaklarını ifade eden özel hastaneler bakanlığı yolundan çevirmek için her türlü eylemi yapacaklarını söylüyor.

OHSAD Genel Sekreteri Yaşar Yıldırım Türkiye'nin yüzde 85'lik yatak kapasitesini oluşturan 219 hastaneden yetki aldıklarını ve hükümet görüşmelerinden umutlu olduklarını ifade etti. Buna karşılık yatırımlarının çoğunu sosyal sigortalı hastaları hedefleyerek yapan sektördeki panik havası, hükümetle bir orta yol bulunmazsa hastaneleri devlete kapatma eylemine gideceğine işaret ediyor. İsmini vermek istemeyen bir yönetici kamu fark alımını yasaklarsa ayakta kalamayacaklarını ve tepkilerini koymak için "zaten batacak olan hastaneleri" devlete kapatacaklarını söyledi. Bu tepkiler doğrultusunda Yaşar Yıldırım da şu açıklamayı yaptı: "Şu anda görüşmelerin sonucu belli değil. Biz barıştan ve hizmeti sürdürmekten yanayız. Ama yaşamak istiyoruz."

Erteleme gündeme gelebilir

Diğer taraftan iki kez ertelenen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nın tekrar ertelenmesi gündemde. Yasada yapılacak değişikliklerin ardından yeni yılda uygulanması beklenen sistemin 1 Temmuz'a erteleneceği Meclis kulislerinde dolaşıyor. Söylentilerin özel sektöre yansıması ise "En azından biraz zaman kazanır; kamuyla orta yol buluruz" şeklinde. OHSAD Genel Sekreteri Yaşar Yıldırım ertelenme söylentilerini de "Henüz resmi bir açıklama olmadı ama erteleme kararı ağırlık kazandı. Bu bize ve hükümete zaman kazandıracaktır ve avantaja dönüşecektir. Bu erteleme gerekli düzeltmelere yol açabilir. Yoksa bu kadar dar zamanda hareket etmek çok zor" diye değerlendirdi.

Hasarlı kazalarda polis bekleme sona eriyor

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 2008 nisan ayından itibaren hasarlı kazalarda artık trafik polisinin beklenmesine gerek olmayacağını ve tarafların sorunu sigorta şirketleri aracılığı ile çözeceğini açıkladı.

Bakan Atalay, “Trafik Güvenliği, Yeni Açılımlar, Hedefler ve Çözüm Projeleri” konulu bir basın toplantısı düzenledi. Atalay'ın verdiği bilgiye göre, 1 Nisan 2008 tarihinden itibaren, hasarlı kazalarda trafik polisi beklenmeyecek. Taraflar sorunu sigorta şirketleri aracılığı ile çözecek. Böylece trafiğin kilitlenmesinin de önüne geçilmiş olacak.

Atalay, yeni uygulamayı "iki taraf anlaştığında sadece hasarlı kazalarda bir form doldurulucak ve sigorta şirketine verecekler" sözleri ile açıkladı. Her araçta bulunması zorunlu hale getirilecek olan formlar doldurularak sigorta şirketlerine gönderilecek. Yasal düzenleme tamalandıktan sonra ise taraflar anlaşamasalar bile maddi hasarlı kazalara trafik polisi müdahale etmeyecek. Sorun sigorta şirketleri aracılığıyla çözülecek.

Şirket eksperleri de gerektiğinde devreye girecek.

Bakan Atalay, trafikle ilgili alınacak diğer önlemleri de şöyle açıkladı:

-Kırmızı ışık ihlallerine yönelik olarak kameralı önlemler artırılacak.

-1 yıl içinde 5 kez kırmızı ışıkta geçenin ehliyetine el konulacak

-Emniyet kemeri ,cep telefonu kullanımı, aşırı hıza yönelik tedbirler artacak

-Sivil ve resmi trafik polisi sayısı arttırılacak.

-200 adet dijital kayıt sistemli radar devreye girecek

- Trafik araçlarına GPS takılacak, böylece polisin olay yerine hızlı ulaşması sağlanacak

- Elektronik ceza tutanağı kullanılacak, cezai işlemler hızlandırılacak.

Beşir Atalay, direksiyon başındaki sürücülerin sigara kullanımı konusunda da bir yasak getirmeyi planladıklarını açıkladı.

Derin dondurucuda seri bebek cinayeti

Ölen bebeğinin cesedini bir bavulda 5 yıl saklayan annenin sorgusunun ardından polis, derin dondurucuda ikinci bir bebek cesedine daha rastladı. Soruşturmayı derinleştiren Alman polisi üçüncü bir bebek cesedine daha ulaştı. .

Polis derin dondurucu içinde bulduğu iki bebek cesedinin de aynı anneye ait olduğundan şüphe ediyor.

Bebeğinin cesedini bir bavulun içine koyarak 5 yıl sakladığı olayının ortaya çıkmasından sonra tutuklanan kadın, polis tarafından serbest bırakılmıştı. Alman polisi derin dondurucuda bir bebek cesedi daha bulunca 28 yaşındaki Alman anne yeniden gözaltına alındı. Polis bu öğleden sonra yaptığı araştırmada derin dondurucuda üçüncü bir bebek cesedine daha ulaştı.

Geçen hafta ortaya çıkan olayda Almanya'da bir anne ölen bebeğinin cesedini naylon torbaya sararak bir bavulun içine koymuş ve 5 yıl boyunca saklamıştı. Anne 2002 yılında doğduktan kısa süre sonra ölen kızını bavula kilitleyerek akrabalarının garajına saklamıştı.

Polis cesedin ortaya çıkmasından sonra kadını ölüme sebebiyet vermek suçundan tutuklamıştı. Kadın bugün yine cesetlerin bulunmasından sonra gözaltına alınmıştı.

Almanya'nın Chemnitz şehrinde yaşayan 28 yaşındaki annenin iki çocuğu daha bulunuyor. Kadının tutuklanmasından sonra çocuklar akrabalarına teslim edilmişti.

4 Aralık 2007 Salı

Küpeli Dağı'nda 6 terörist öldürüldü, 1 subay şehit oldu

terör

Genelkurmay'dan yapılan açıklamaya göre Şırnak Küpeli Dağı bölgesinde; kış hazırlıklarını sürdüren ve güvenlik güçlerine yönelik eylem arayışında bulunan bir grup PKK terör örgütü mensubuna yönelik olarak bugün bir operasyon gerçekleştirildi.

Operasyon sırasında Küpeli Dağı bölgesindeki bir sığınakta teröristlerle sıcak temas sağlayan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teslim ol çağrılarına teröristlerin ateşle karşılık vermesi sonucu meydana gelen çatışmada, dördü kadın ikisi erkek olmak üzere, toplam altı terörist silahlarıyla birlikte etkisiz hale getirildi. Etkisiz hale getirilen teröristlerin, 07 Ekim 2007 tarihinde bir astsubay ile 12 eri şehit eden terörist gruba mensup oldukları bildirildi.
Operasyonda meydana gelen çatışmada bir subay şehit oldu.

CUMHURBAŞKANI GÜL, BÜYÜKANIT'A BAŞSAĞLIĞI TELGRAFI GÖNDERDİ

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Şırnak'ta 6 teröristin etkisiz hale getirildiği operasyonda bir subayın şehit olması nedeniyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a bir başsağlığı telgrafı gönderdi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Gül'ün, Şırnak'ta gerçekleştirilen operasyonda bir subayın şehit olması nedeniyle Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a bir telgraf göndererek, şehidin ailesine, Türk milletine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı dileklerini ilettiği belirtildi.

3 Aralık 2007 Pazartesi

Kurtlar Vadisi'nde senaryo neden değişti ?

Kurtlar Vadisi'nde Necati Şaşmaz ile Nefise Karatay kapıştı olan senaryoya oldu.

03 Aralık 2007 16:20
Kurtlar Vadisi'nde rol alan Necati Şaşmaz'la Nefise karatay'ın arası açılınca, dizinin senaryosu değişti. Haklarında aşk haberleri çıkan Kurtlar Vadisi'nin Polat'ı Necati Şaşmaz ile Nefise Karatay'ın arasının açıldığı söyleniyordu. Bunun nedeni ise Nefise ile Cüneyt Özdemir'in birlikte görüntülenmesiydi. Dizide rol alan Nefise'nin rol gereği yurt dışına gitmesi, bu dedikoduları alevlendirdi. İddialara göre; Necati senaryoyu değiştirip kızdığı güzel mankeni cezalandırdı.

Teröristlere havadan darbe



Şırnak'ta Gabar Dağı ve Küpeli Dağı Bölgesi'nde PKK'ya yönelik operasyonlar hava destekli devam ediyor.

Güvenlik güçlerince icra edilen arazi arama tarama çalışmalarında bir grup PKK'lı ile temas sağlanması sonucu başlayan operasyonlara 23 Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı'ndan kalkan helikopterler de eşlik ediyor.

Sabah saatlerine kadar süren çatışma sonrası Şırnak-Eruh hattı olan Gabar Dağı ve Küpeli Dağı bölgesinde 4 terörist etkisiz hale getirildi.

SİİRT'TE 2 TERÖRİST ÖLÜ ELE GEÇİRİLDİ

Siirt'te 2 terörist silahlarıyla ölü ele geçirildi.
Eruh Yassıdağı kırsalında başlatılan geniş çaplı operasyon sonucunda 1 Aralık 2007 tarihinde Körüklükaya bölgesinde bir grup terör örgütü mensubu ile çıkan çatışmada 2 terörist silahları ile ölü ele geçirildi.

Ayrıca bölgede icra edilen arama tarama faaliyeti sonucunda teröristlerin kullandığı çok sayıda sığınak, büyük miktarda patlayıcı madde ve yaşam malzemeleri bulunarak yerinde imha edildi

K.IRAK'TA HALK PKK'YI İSTEMİYOR

Öte yandan Türkiye'nin, terör örgütü PKK'ya yönelik Irak'ın kuzeyine düzenleyeceği sınırötesi operasyon, bölge halkı tarafından haklı olarak görülüyor.

Bölgede yaşayanlardan bazıları, Türkiye'nin sorunu siyasi yollarla çözmesi gerektiğini düşünürken, bazıları ise operasyonun haklı olduğunu düşünüyor. Bazı vatandaşlar ise PKK'nın, Kürt yönetimi ile Türkiye'nin arasına girdiğini ve örgütü bu topraklarda istemediklerini dile getiriyor.

Irak'ın kuzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından önceki gün düzenlenen sınırötesi operasyonu sonrasında Erbil sokaklarında durum son derece sakindi. Bölge insanı gündelik yaşamını sürdürürken ticari hayat da normal seyrini sürdürdü. Bölgede yayınlanan günlük gazeteler ise operasyonu birinci sayfadan okuyucularına duyurdu.

Bazı esnaflar gazeteciler ve aydınlar, Türkiye'ye operasyon konusunda hak verdiklerine dikkat çekerek, kendi topraklarından Türkiye şiddet uygulamasına ise kesinlikle karşı çıktıklarını ifade etti.

Hawler gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Rebwar Kerim Veli, terörizme karşı herkesin kendini savunma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Veli, "Türkiye operasyon konusunda bence son derece haklı. Operasyon oldu, bunun sonrası da gelebilir." dedi.

Kerim Veli, Cihan'a yaptığı açıklamada "Çünkü bu süreç bir yıllık bir zamana yayılmış durumda. Ben bu bölgede gazetecilik yapan biri olarak hiçbir örgütün Türkiye'ye karşı bu bölgede eylem yapan şiddete başvuran terör eylemi yapan bir örgüt görmek istemiyorum. PKK'nın yaptığı eylemler teröristçe eylemlerdir ve Türkiye'nin bunun karşılığını vermesi hakkıdır ve son derece normaldir. PKK, Türkiye'yi tehdit ediyo." diye devam etti.

Sattıkları ürünlerin büyük bölümü Türkiye'den gelen Erbil esnafının en büyük korkusu ise Türkiye'nin bölgeye bir ekonomik ambargo uygulaması. Bu durumun kendilerini etkileyeceğini kaydeden Erbil esnafından Muhammet, "Bu durum hoşumuza gitmiyor. Umarız bu operasyon devam etmez. Özellikle biz esnafı etkiler." diye konuştu.

Vatandaşlar ise operasyonun iyi sonuç vermeyeceğine dikkat çekerek, sorunun barışçıl yollarla çözülmelerini istediklerini söylüyorlar. Erbilli Mustafa, "Barıştan yanayım. Bu sorunun konuşarak bu işin hal olmasını istiyorum. Zaten kaç defa operasyon yapıldı, bir sonuca varılmadı. PKK, Türkiye ile aramıza girmesin. Biz her şeyden önce komşu ve kardeş ülkeyiz. PKK'nın bizim topraklarımızdan kalmasını istemiyoruz." dedi.

PEŞMERGE SINIR BOYU HATTINDA GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ SIKILAŞTIRDI

Irak'ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimi, Türkiye ile son günlerde düzelen ilişkilerini bozmamak için terör örgütü PKK'ya yönelik her gün yeni tedbirler almaya başladı. PKK'nın kullandığı güzergâhlar üzerine ek arama ve kontrol noktaları yerleştirilirken, bazı bölgeler de ağır silahlar ile takviye edildi.

Peşmerge güçleri, Türkiye sınırında düzenledikleri operasyonların yanı sıra kurdukları kontrol noktaları ile terör örgütü PKK'ya nefes aldırmıyor.

Cihan Haber Ajansı ekibi, aldığı özel izinle Kuzey Irak'ta Peşmerge güçlerinin sınırın sıfır noktalarında aldığı güvenlik önlemleri ile kontrol noktalarını, 4 günlük özel bir çalışma ile takip etti.

Türkiye'nin, Kuzey Irak'a yönelik diplomatik baskılarının sonuç vermeye başladığı burada açıkça görülüyor. Türk askerinin Türkiye tarafında, Kuzey Irak yetkililerinin ise kendi bölgelerinde aldığı yoğun önlemlerle terör örgütü PKK'nın çevresindeki çember giderek daralıyor.

Kürt yönetimi, terör örgütü PKK'ya yönelik aldığı bir dizi güvenlik önlemi çerçevesinde sınır hattı boyunca ring görevinde bulunan Peşmergeler, olası geçişlere karşı oldukça duyarlı davranıyor. Bölgelerde kurulan arama noktalarında geçişlere izin verilmiyor. Sadece çok sıkı aramalardan sonra yakında bulunan köylerde yaşayanlara geçit veriliyor.

Türkiye'nin baskılarının ardından, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin terör örgütüne yönelik almış olduğu önlemler, teröristlerin yuvalandığı Kandil dağları etekleri ile sınırın sıfır noktalarında yoğunlaşıyor.

Cihan ekibinin aracına özel olarak bindirilen sınır kuvvetlerine bağlı Peşmerge Binbaşısı, bölgenin coğrafi şartlarının zorluğunu ve alınan önlemleri yerinde anlatarak bölgede çok sıkı önlem aldıklarını da yerinde gösterdi. Peşmerge Binbaşısı, sınır boyunca hiç bir şekilde gıda ve erzak geçişine izin vermediklerinin altını çizdi.

"Bu iş için özel eğitilmiş Peşmerge kuvvetlerimiz sürekli nöbet tutarak bölgeyi kontrol altında tutuyor" diyen binbaşı, kendilerine gelen kesin emir olduğunu ve bölgeye hiç kimsenin geçirilmediğini söyledi. Binbaşı, "Söylenen ve belirlenen noktalarda yabancı geçişlere izin vermiyoruz" diyerek, bölgeleri sıkı denetim altında tutuklarının altını çizdi.

Türkiye'nin önceki gün düzenlediği operasyon sonrasında Peşmerge güçleri, Kuzey Irak bölgesinde sınıra takviye kuvvetler yerleştirdi. Ağır silahlar, top ve zırhlı birlikler takviye olarak bölgeye gönderildi.

Kuzey Irak ile Türkiye arasındaki sınır bölgelerinde önlemler arttırılması kapsamında stratejik açıdan önemli olan Zaho, Begova, Kanimasi, Amedi, Batufa, Bamerni, Çoman ile Kandil Dağı çevresinde Peşmerge güçleri araçlarla devriye görevi yapıyor.

Özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerde 16 ve 24 kişilik ekiplerle küçük çaplı operasyonlar düzenleyen Peşmerge güçleri, kendi sorumluluk alanında azami gayret gösteriyor. Bölgesel yönetim, Amerikalılardan aldığı istihbarat doğrultusunda bölgede sıkı bir denetim uyguluyor. Sınır bölgesinde ve Kandil sıradağlarına giden yollarda araçlar didik aranıyor.

CİHAN

29 Kasım 2007 Perşembe

PKK'lı ilk paket Almanya'dan

Karayılan ve Bayık'ın yakalandığı iddiaları tartışılırken, ilk paket Almanya'dan geldi

Türkiye'nin kırmızı bültenle aradığı 176 terörist arasında bulunan Eşref Kızılay, önceki gün iade edildi.


Emniyet'ten bir ekip Alman makamlarından teslim aldığı Kızılay'ı İstanbul'a getirdi. İdam mahkûmu PKK'lının iadesi, Avrupa'nın teröre bakışı açısından büyük önem taşıyor.



Türkiye, terörle mücadelesinde uluslararası alanda en büyük desteği gördüğü bir dönemi yaşıyor. Bugüne kadar Amerika ve Avrupa'dan gelen ortak mücadele vaatleri, artık somut adımlarla kendini gösteriyor. Bunun son örneğini Almanya ortaya koydu. Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Rıza Altun gibi 176 PKK'lıyı kırmızı bültenle arayan Türkiye'ye ilk 'paket' Avrupa'nın bu önemli ülkesinden geldi. 6 polisimizi şehit etmekle suçlanan terörist Eşref Kızılay, önceki gün Alman İnterpolü tarafından Türkiye'ye iade edildi. Söz konusu gelişme, Türk makamlarınca Avrupa'nın teröre bakışında önemli bir değişiklik olarak değerlendiriliyor.



Eşref Kızılay, 1997 yılında Adana'da 6 polisi şehit ettiği iddiasıyla kırmızı bültenle tüm dünyada aranıyordu. 1998'de Almanya'ya kaçarak iltica başvurusunda bulundu. Bu talebi reddeden Alman makamları, Türkiye'nin isteği üzerine teröristi tutuklayarak, Koblenz şehrindeki cezaevine koydu. Ancak Kızılay, üç ay sonra serbest bırakıldı. Olayın peşini bırakmayan Türkiye, teröristin 2 Ocak 2007'de tekrar tutuklanarak cezaevine gönderilmesini sağladı. Ankara'nın Almanya'da tutuklu bulunan teröristin iadesi amacıyla yaptığı baskı da sonuç verdi. Alman Adalet Bakanlığı, terör örgütünün Almanya'daki faaliyetlerinde önemli bir isim olan Kızılay'ın Türkiye'ye iadesini kabul etti. Önceki gün Emniyet Genel Müdürlüğü'nden bir ekip Eşref Kızılay'ı Alman makamlarından teslim alarak İstanbul'a getirdi. Daha sonra Diyarbakır'a götürülen terörist hakkında Türk mahkemelerince verilmiş idam kararı bulunuyor. Ancak idam kaldırıldığı için Kızılay'ın durumuyla ilgi- li yeni bir karar verilecek.



Güvenlik kaynakları Alman hükümetinin bir PKK'lıyı Türkiye'ye iade etmesini terör örgütüne yaklaşımda önemli bir aşama olarak değerlendiriyor. Fransa'nın, Kırmızı Bülten'le aranan PKK'lıların kaçmasına göz yumduğuna dikkat çeken bir yetkili, "Almanya'nın bu kararı terör örgütünün Avrupa ülkelerindeki faaliyetlerine önemli sekte vuracaktır." diyor. 176 PKK'lı teröristin Kırmızı Bülten'le arandığına işaret eden yetkili, "Eşref Kızılay'ın iadesiyle sayı 175'e düştü, sıra diğer PKK'lı teröristlerde." görüşünü dile getiriyor.



Bu arada Adalet Bakanlığı da İnterpol kanalı ile aradığı 176 PKK'lı teröristin iadesi amacıyla özel bir çalışma başlattı. Gelişmelere paralel olarak PKK'lı teröristlerin iadesi aşamasında hazırlıksız yakalanmak istemeyen Adalet Bakanlığı teröristlerin dosyalarını güncellemeye aldı. Bakanlık gelinen son aşamaların tespiti amacıyla da emniyetle özel bir çalışma yürütüyor. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye 603 Türk ve yabancıyı işlediği suçlar nedeniyle iade edilmeleri amacıyla İnterpol kanalı ile arıyor. Bunlardan 305'i PKK, DHKP-C, MLKP ve El Kaide gibi terör örgütü suçlusu. 133 kişi asayiş suçundan, 111 kişi kaçakçılık, 54 kişi de mali suçlardan aranıyor. Türkiye, İnterpol kanalı ile aradığı 603 suçludan 413'ü hakkında Kırmızı Bülten çıkardı. 104 suçlu hakkında da Kırmızı Bülten çıkana kadar uluslararası arama kararı yerine geçen 'düfizyon' kararı bulunuyor. 86 suçlu ise doğrudan talep yöntemi ile Türkiye'ye iade amacıyla aranıyor.

Sedat Güneç -ZAMAN

26 Kasım 2007 Pazartesi

Kavak Yelleri Dizisi 25 Bölüm / Yeni Bölüm

Kavak Yelleri 25. Bölüm

Efe, Aslı, Deniz ve Mine bir aradalar

Kanal D’nin başrollerinde; Pelin Karahan, İbrahim Kendirci, Dağhan Külegeç ve Aslı Enver’in oynadıkları sevilen dizisi “Kavak Yelleri” bu akşam da keyif dolu bir bölümle ekrana geliyor. Ağlatırken güldüren, gerçek hayat tadındaki dizi “Kavak Yelleri”nde bu hafta; Deniz ve Mine, Leman’ın konuştukları her şeyi duyup duymadığı konusunda endişeleniyor ve merak ediyorlar. Bu arada, Efe. Aslı, Deniz ve Mine uzun bir aradan sonra yeniden yan yana geliyorlar.

“ aramıza hoşgeldin”

Sevdin mi deliler gibi
Gönlünü yele mi verdin
Kalbin mi kırık yoksa ne
Aramıza hoşgeldin

Hatırla bir zaman sana
Hiç ayrılmazdık derdim
Sözüme gelmedin ama
Aramıza hoşgeldin

Sanma yaşamak birkaç gün
Kirlenmek mi tek derdin
Büyüyorsun sen de her gün
Aramıza hoşgeldin

Yalan yok hiç içimizde
Sevdik bak hepimiz de
Aşktan ölmez hiç kimse
Aramıza hoşgeldin

Büyüdükçe Büyümeye Devam Eden Dizi Kavak Yelleri
Yepyeni Bölümü “aramıza hoşgeldin” ile
Bu akşam Saat 20:00’da Kanal D’de

Murat’ın da sürpriz bir şekilde İstanbul’a gelişiyle, baba ve oğul, gerçeklerin her an gün yüzüne çıkabileceği ihtimaliyle adeta diken üzerinde yaşamaya başlarlar.
Aslı eve dönerken başına gelen tatsız olayların ardından Mine’nin Deniz’in evine gittiğini öğrenerek büsbütün altüst olur. Ancak Aslı’nın sorunu bu kez kıskançlık değildir. Aksine olgun bir sevgili gibi davranarak Deniz’den birbirlerine karşı daha açık olmalarını ister. Aslı’dan babası ve onun gayrı meşru çocuğuyla ilgili gerçekleri saklamak zorunda kalan Deniz için ise bu yük gitgide zorlaşmaktadır.

Diğer yanda Efe ve Metin’in Şükran ve Salih tarafından, Su ve Gönül’le basılmaları en çok Efe cephesinde işleri karıştırmıştır. Şükran, Su’dan pek hoşlanmamış ve oğlunun geleceğiyle ilgili endişeleri hat safhaya ulaşmış, aynı şekilde Su da Efe’nin ailesiyle bu kadar içli dışlı olmaktan rahatsız olmuştur. İşleri daha çok germek istemeyen Efe bir yandan Su’nun yeni bir ev bulmasına yardım ederken diğer yandan da Deniz’in yaşadığı tatsız günlerde ona destek olmaya çalışmaktadır.

Efe, Aslı, Deniz ve Mine tüm bu karmaşa içinde hayattan birkaç saat çalarak uzun bir aradan sonra yeniden yan yana gelir. Ancak bu mutlu dakikalar adeta fırtınadan önceki bir sessizlik gibidir ve hayat dördü için de yeni ve büyük sürprizler hazırlamaktadır.

Elveda Derken Dizisi 26 Bölüm / Yeni Bölüm

Elveda Derken Dizisi 26. Bölüm

Zeynep, Lale ile konuşuyor

Kanal D’nin başrollerinde; Ece Uslu, Burcu Kara, Gökhan Tepe ve Sinan Sümer’in oynadıkları sevilen dizisi “Elveda Derken” bu akşam da Türkiye’yi ekran başına kilitleyecek bir bölümle ekrana geliyor. Beğeniyle izlenen dizinin bu bölümünde; Zeynep, Ege’den habersiz Lale ile buluşup, ondan hayatlarından çıkmasını istiyor.

Ege ve Lale, bayılan Naz’ı hemen hastaneye götürürler. Durumu öğrenen Zeynep de oraya gelir.Eda işinde pek başarılı değildir. Patronu onu uyarır.

Şeyda, Kerim’in başka bir kadınla ilişkisi olduğunu düşünmektedir.Şahika, Şeyda’dan habersiz eski gazino patronuyla konuşur.
Lale’nin doktor bir arkadaşı, İzmir’e yerleşeceği için muayenehanesini ona devreder.Zeynep, Ege’den habersiz Lale ile konuşur. Ona hayatlarından çıkmasını söyler.

Ege avukatı ile görüşür. Ancak bu görüşme pek umut verici değildir.Eda, Barış’ı evde bir kızla yakalar.Duruşma için herkes mahkeme salonundadır. Ege, Naz’ın hastalığını delil olarak kullanacak olan Lale ile tartışır. Lale nedenini Zeynep’e sormasını söyler. Ortam gergindir. O sırada gelen telefon Lale’yi telaşlandırır.

Arka Sokaklar Dizisi 56 Bölüm / Yeni Bölüm

Arka Sokaklar 56. Bölüm

Rıza Baba ve ekibi baskında

Kanal D’nin başrollerinde, Zafer Ergin, Gamze Özçelik, Şevket Çoruh, Özgür Ozan, Uğur Pektaş ve İlker İnanoğlu’nun oynadıkları sevilen dizisi “Arka Sokaklar” bu akşam da macera dolu bir bölümle ekrana geliyor. Milyonların beğeniyle izlediği dizide bu akşam; Rıza Baba ile ekibi, bir villaya baskın yapıyor ve uyuşturucu satıcılarını yalamak için harekete geçiyor

Ayla ve Pınar, Rıza Baba’ya gazetede çıkan resmi yüzünden tavır alırlar. Bu yüzden Ekip bir kurtarma operasyonu planlar. Başarılı geçen operasyon sonrasında Ayla ve Pınar, Rıza Baba’nın gönlünü almaya çalışırlar.

Kurtarma operasyonunun hemen ardından Ekip bir villa baskınına gider. Baskında yakalanan Fatih adlı şahısın üzerinden kokain çıkar. Fatih kokaini Julia isimli bir kadından aldığını itiraf eder. Engin, Julia’nın vasıtasıyla asıl patronları yakalamak üzere gizli göreve gönderilir.

Zengin bir adamın fidye karşılığı kaçırılan kızını kurtarmaya çalışan Ekip, daha sonra da ameliyat masasında ölen aşiret ağasının öcünü doktordan çıkaran katilin peşine düşer.

Yeni evleri için planlar yaparken, televizyondaki bir haberde kaparo verdikleri adamın aslında bir dolandırıcı olduğunu öğrenen Suat yıkılır. Zeynep ise sürekli mide bulantısı ve kusmadan şikayetçidir. Murat hamile olabileceği ihtimaline karşı Zeynep’e çok özenli yaklaşır.

Yaprak Dökümü Dizisi 51 Bölüm / Yeni Bölüm

Yaprak Dökümü Dizisi 51. Bölüm

Ferhunde evde fırtınalar estiriyor

Kanal D’nin başrollerinde Halil Ergün, Güven Hokna, Bennu Yıldırımlar ve Caner Kurtaran’ın oynadıkları, Reşat Nuri Güntekin’in ölümsüz eserinden günümüze uyarlanan sevilen dizisi “Yaprak Dökümü”nün bu bölümünde; Şevket’in sırrını öğrenen Ferhunde, onu köşeye sıkıştırmanın verdiği cesaretle evde fırtınalar estiriyor.

Şevket’in sırrını öğrenen Ferhunde, onu köşeye sıkıştırmanın verdiği cesaretle evde fırtınalar estirmeye başlar. Sabrı taşan Hayriye Hanım da sesini yükseltince gerilim iyice artar.

Fikret’in evinde sular durulmaya başlar. Deniz kendisine destek olan Fikret’e minnettardır. Fikret ve Deniz’in arası düzelince, yandaşını kaybeden Cevriye’nin huysuzlukları çekilmez bir hal alır.

Ali Rıza Bey, Şevket’in sıkıntısının farkındadır. Şevket’in suskunluğu endişelerini daha da arttırmaktadır.

Necla kendi ayakları üstünde durmaya çalışırken, hastalığı sırasında kendisini yalnız bırakmayan Julide’nin niyetinden habersizdir.

Ferhunde, Oğuz’un felaketini gözleriyle görmek için Yaman’la birlikte mahkemeye gider.

Yaptığı yanlışın ağırlığı altında ezilen Şevket, babasının yüzüne bakamaz olmuştur. Ferhunde’yle birlikte ayrı eve çıkmaya karar verir.

Gazetede yayınlanan haber Ferhunde’nin mutluluğuna gölge düşürür. Ferhunde, Şevket’le tutuştuğu şiddetli kavganın intikamını almak için, inanılmaz bir plan yapar.

Binbir Gece Dizisi 40 Bölüm / Yeni Bölüm

Binbir Gece 40. Bölüm

Kerem siyah gecenin sırrını çözecek mi?

Kerem’in siyah geceyle ilgili gerçeğin peşine düşmesi Şehrazat’ı çok korkutur. Onur ve Şehrazat, balayı gibi bir hafta sonu planı yaparlar. Dedesinin evine misafir gelen Kaan’a, Füsun tahammül edememektedir. Depresyondan kurtulamayan Peride kendi geçmişine doğru bir yolculuğa çıkar. Burak, Melek’in peşine düşer. Melek ise kararsızdır. Bennu, Melek’in Burak’la bir ilişki yaşamasına şiddetle karşı çıkar. Evlenmek için nikah günü alan Yaman, Cansel’in kapısına dayanır. Mihriban, Bakü’den döner ama başında bir dert vardır. Bennu fotoğraf çekimleri sırasında can sıkıcı bir gerçeği öğrenir. Kerem, Onur’un para karşılığında bir kadınla beraber olduğunu Şehrazat’a ispatlamak için bir adım daha atar. Kerem, Onur ve Şehrazat’ın sırrını çözecek mi? Hafta sonu tatilinde Onur ve Şehrazat’ın canını sıkacak olan olay ne? Bennu, Kerem’i neyle suçlayacak? Cansel ve Yaman evlenebilecek mi? Tüm bu soruların cevabı bu akşamki bölümde. Sakın kaçırmayın!

25 Kasım 2007 Pazar

Yüksekova da 2 bin kişi terörü lanetledi



Dağlıca'daki PKK saldırısının ardından son bir aydır ülke gündeminden düşmeyen Hakkâri'ye bağlı Yüksekova ilçesinde, "Teröre Lanet, Birliğe, Bayrağa Saygı" adı altında bir mitingi düzenlendi. Şehit düşen askerler ve 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle şehit olan tüm öğretmenlerin anısına düzenlenen mitinge 2 bin civarında kişi katıldı. Yüksekova Stadyumu'nda toplanan vatandaşlar, buradan Hükümet Konağı önüne kadar yürüdü. Ellerindeki Türk bayraklarını coşkuyla sallayan katılımcılar PKK'yı lanetledi.

23 Kasım 2007 Cuma

PKK'nın İran'ın sınır bölgesinden Türkiye’yi hedef alan saldırıları önlüyoruz

Son dönemde PKK’ya yönelik saldırıları arttıran İran’ın İçişleri Bakanı Mustafa Pür Muhammedi, İran’ın ve Türkiye’nin ortak çıkarları olduğuna değindi.

Pür Muhammedi, ortak sınırda faaliyet gösteren terörist gruplara karşı ciddi çabaların gösterilmesi gerektiğini vurguladı ve İran'ın sınır bölgesinden Türkiye’yi hedef alan saldırıları önlemek için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.

Hakkâri'de Teröre lanet mitingi

Hakkâri'de öğrenci servisine yönelik bombalı saldırıyı ve PKK’nın yaptığı terör olaylarını kınamak amacıyla ’Teröre lanet mitingi ve yürüyüşü’ düzenlendi.

[Devamı:]

Birçok batı kaynaklı gazete ve TV'lerin haritalarında "Kürt" bölgesi diye gösterilen ve PKK yandaşı gibi gösterilmeye çalışılan Hakkârili vatandaşlar Teröre karşı 10.000lerle sokağa cıktı ve Türk bayraklı yürüyüş yaptı.

Hakkâri'de birkaç gün önce bir Okul taşıtına bombalı saldırı düzenlenmişti.

PKK'ya da yeter artık mesajı veren Jirki Aşireti lideri Mehmet Adıyaman: "Ölen askerlerin yüzde 40’ı Kürt değil mi? Yeter artık çocuklar ölmesin. Hepimiz kardeşiz. Bu olaylar olmasın" dedi.

21 Kasım 2007 Çarşamba

Peşmerge Görevde

Kuzey Irak'taki Bölgesel Yönetim, Terör Örgütü PKK'nın Yuvalandığı Kandil Dağı Etrafındaki Sıkı Önlemlerini Gevşetmeden Sürdürüyor.


Kuzey Irak’taki bölgesel yönetim, terör örgütü PKK’nın yuvalandığı Kandil Dağı etrafındaki sıkı önlemlerini gevşetmeden sürdürüyor.

Kandil Dağı çevresinde kurulan kontrol noktalarında sıkı önlemler alınırken, Peşmergeler araçları aramadan geçiriyor, kimlik kontrolü yapıyor. Siperlerde de ağır makineli tüfekli Peşmergeler, elleri tetikte bekliyor.

16 Kasım 2007 Cuma

Anti-terör timi görevde

Terörle profesyonel mücadele edecek 5 bin kişilik kadro kuruldu

Terörle profesyonel mücadele edecek 5 bin kişilik anti-terör timiyle ilgili çalışmalar tamamlanma aşamasında. Profesyonel birlik, Jandarma Komando ve Jandarma Özel Harekat timlerinden oluşacak.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, terör örgütlerine karşı yürütülen mücadelede daha kısa sürede sonuç alınabilmesi için Jandarma Komando Birlikleri ile Jandarma Özel Harekat Timlerinin tamamının profesyonel hale getirildiğini belirterek, "Demokrasiyi teröre feda etmeyeceğiz" dedi. Teröre karşı 5 bin kişilik uzman erbaş kadrosunun kurulduğunu kaydeden Atalay, bunlardan 3 bin 772'sinin halen görevde olduğunu geriye kalanının ise eğitiminin devam ettiğini bildirdi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda konuşan Atalay, devletin öncelikli görevlerinden birisinin "vatandaşların huzur ve güven içerisinde hayatlarını sürdürmelerini sağlamak" olduğunu hatırlatarak, "Güvenliğin olmadığı bir ortamda, ekonomik kalkınmadan, huzurdan ve insanca bir yaşamdan söz etmek mümkün değildir" dedi. Atalay, ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik eylem ve faaliyetlerde bulunan terör örgütlerine karşı yürütülen mücadelede daha kısa sürede sonuç alınabilmesi ve Jandarma Komando Birlikleri ile Jandarma Özel Harekat Timlerinin tamamının profesyonel hale getirilmesi amacıyla yürütülen çalışmanın sürdüğünü söyledi.

DEMOKRASİYİ FEDA ETMEYİZ

Terörle mücadelenin önemli bir diğer ayağının bölgenin, ekonomik, sosyal ve altyapı açısından eksiklerinin giderilmesi olduğunu dile getiren Atalay, 'Terörle mücadelede üzerinde durduğumuz en önemli konuların başında, terörist ile vatandaşın birbirine karıştırılmaması konusundaki hassasiyetimiz gelmektedir' dedi. Salt güvenlik gerekçeleriyle hukukun üstünlüğünden, demokratikleşmeden ve insan haklarından taviz vermelerini, kimsenin kendilerinden beklememesi gerektiğini vurgulayan Atalay, 'Biz kesinlikle demokrasiyi, teröre feda etmeyeceğiz' diye konuştu.

Sınırlar polise devredilecek

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giriş sürecinde en büyük projelerden biri olarak adlandırılan sınır polisi projesi tamamlandı. Emniyet Genel Müdür Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan, “Sınır Polisi” teşkilatının kurulmasına yönelik çalışmaların, Türkiye, Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmadan tamamlanacağını bildirdi.

Teröriste kaçış yok

Teröristlerin Türkiye'den Kuzey Irak'a kaçışlarının engellenmesi için Gabar, Cudi ve Kato dağlarındaki dere yatakları çembere alındı. Uzman askerler de dağ yamaçlarına konuşlandırıldı.

Yeni Şafak

15 Kasım 2007 Perşembe

PKK VE UYUŞTURUCU

Van Emniyet Müdürlüğü ekiplerince düzenlenen 3 ayrı operasyonda, PKK'ya ait olduğu tespit edilen 947 kilogram esrar ile 86 kilo 505 gram eroin ele geçirildi. Alınan bilgiye göre, kent merkezi ve ilçelerinde uyuşturucu ticareti yapan kişilere yönelik çalışmalarını sürdüren Van Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri, Van'ın Başkale ilçesinin Ekecek köyünde PKK'ya ait uyuşturucu bulunduğu yönünde duyum aldı. Ekiplerin 3 Eylül 2007 tarihinde düzenlediği operasyonda, koyun merasına serili, PKK’lı ''Mahir'' kod adlı H.K'ye ait olduğu belirlenen ve terör örgütüne gelir sağlamak amacıyla hazırlanan 947 kilogram esrar bulundu.

Ekipler, daha sonra Van merkezdeki Hacıbekir Mahallesi ve Van-Hakkari kara yolundaki polis kontrol noktasında iki ayrı operasyon gerçekleştirdi. E.T. yönetimindeki plakası öğrenilemeyen bir otomobili Hacıbekir Mahallesi'nde durduran polisler, otomobilin akaryakıt deposuna gizlenmiş 62 kilo 340 gram saf eroin ele geçirdi.

Bu arada, Başkale'den Van'a uyuşturucu sevkıyatı yapılacağı yönünde duyum alan narkotik timleri, Z.D. yönetimindeki otomobili Van-Hakkari kara yolundaki polis kontrol noktasında durdurdu. Aracın bagajında yapılan aramada, torbada 24 kilo 165 gram eroin bulundu. Z.D. ile E.T'nin gözaltına alındığı, terör örgütü PKK üyesi ''Mahir'' kod adli H.K'nın ise arandığı belirtildi.

Emniyet Müdürü gazetecilere yaptığı açıklamada, ekiplerin üç ayrı operasyonda büyük bir başarıya imza attıklarını belirtti. Terör örgütü PKK'nın her zaman uyuşturucudan nemalandığının bilindiğini söyleyen Emniyet Müdürü, şöyle konuştu:

''Terör örgütü PKK'nın uyuşturucudan, kaçakçılıktan nemalandığı bilinir ve duyulur. Zaman zaman terör örgütünün uyuşturucuyla irtibatı olduğu tespit edilir. Bu bağlamda Başkale'de ele geçirilen esrar maddesinin terör örgütü PKK üyesine ait olduğu tespit edilmiştir ve bu kişi aranmaktadır. Böylece ispat edilen bir olayda, PKK'nın da bizzat bu işte parmağının olduğu ortaya çıkmıştır. Uyuşturucunun yakalanmasında büyük çaba sarf eden personelime teşekkür ederim.'' (Hürriyet, 05 Eylül 2007)

Her fırsatta sözde Kürt halkının özgürlüğü ve refahı için mücadele ettiğini söyleyen PKK, ürettiği ve pazarladığı uyuşturucu aracılığıyla başta Kürt kökenli vatandaşlarımız olmak üzere tüm toplumu zehirlemektedir. Zehirleyerek bir çeşit robot haline getirdiği gençlerimizi kirli işlerine bulaştıran PKK, uyuşturucu ticaretinden elde ettiği gelirle, terör örgütüne elebaşılık yapan kişilere, yurt içindeki PKK’lıların rüyalarında bile göremeyecekleri imkanlar sunmaktadır.

Her yıl örgüt mensubu veya sempatizanı onlarca genç, uyuşturucuya dayalı suçlardan ceza evine girmekte, diğer taraftan ise, özellikle büyük metropollerde pazarlanan uyuşturucudan dolayı çok sayıda genç kız ve erkek yok yere yaşamını yitirmekte ve aileleri ise dağılmaktadır. Ayrıca, olayın başka bir boyutu daha vardır. Devletin uyuşturucu ile mücadele için sadece güvenlik ve sağlık konularında sarf ettiği on milyonlarca dolar ayrı bir kayıp olarak milli ekonomiye yansımakta ve özellikle Güneydoğu Anadolu bölgemizin kalkınmasını sağlayacak koşulları olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Bir taraftan demokratik haklardan ve barıştan söz eden PKK terör örgütü, diğer taraftan uyuşturucu ve insan kaçakçılığı ile sağladığı gelirlerle terör faaliyetlerini finanse etmekte, gençleri zehirlemekte, insanları kirli işlerine alet etmektedir. Bu gerçekleri öğrenen vatandaşlarımızın terör örgütüne yönelik nefreti ve tepkisi artmaktadır. Baran Yücesoy

PKK parasında uyuşturucu izi

Fransız güvenlik birimlerinin geçen yıl gerçekleştirdiği kara para operasyonunda el konulan banknotlarda uyuşturucu izine rastlandı

FRANSA, PKK'NIN KİRLİ PARASINA EL KOYDU

Fransız güvenlik birimlerinin Temmuz 2006'da gerçekleştirdiği operasyonda, bölücü terör örgütü PKK'ya ait olduğu iddia edilen 310 bin euro'ya el konulduğu ortaya çıktı.

PKK'nın bir türlü ispat edilemeyen uyuşturucu ticareti bağlantısı konusunda Fransız polisi önemli bir operasyona imza attı. "Narko terör" operasyonu belgelere göre, olay şöyle gelişti:

Paris'te 21 Temmuz 2006 günü Nova Cambios adlı bir kambiyo bürosuna giden Eşref Yolcu (36) ile Cemal Aslan (42), yaklaşık 310 bin euro'yu dolara çevirmek istedi. Görevliler, şüpheli kişileri CPR Billets şirketine yönlendirdi. 24 Temmuz'da CPR Billets'e gelen Yolcu ve Aslan, mali suçlarla ilgilenen TRACFIN, Büyük Mali Suçlarla Mücadele Genel Kuruluşu ve şirketin özel güvenlik servisi tarafından 197 bin 500 euro ile gözaltına alındı.

Evde de para bulundu


Yolcu'nun evinde yapılan aramada, 113 bin 980 euro ile silahlı PKK militanlarının fotoğrafları bulundu. Aslan'ın evinde de çok sayıda silahlı kişinin fotoğraflarıyla birlikte, örgütsel dokümanlar ele geçirildi. Yolcu ve Aslan, PKK'nın Avrupa'da düzenlemiş olduğu yürüyüş lere katıldıklarını itiraf ettiler.

Yolcu, Türkiye'den tanıdığı bir işadamının gayrimenkul satışından alarak Hollanda'ya gönderdiği euro'yu dolara çevirmesini istediğini öne sürdü. Yolcu paranın ilk bölümü olan 115 bin euro'yu kendisinin, paranın diğer ikinci bölümünü ise yanında çalışan Aslan'ın Hollanda'da teslim aldığını kaydetti. Parayı getirdiğini kabul eden Aslan da, PKK yandaşlığının dışında başka herhangi bir olaya karışmadığını söyledi.

Polis sorgusunun ardından iki kişi hakkında Paris'te dava açıldı. Fransız Genel İstihbarat Merkezi, Yolcu'nun PKK'nın ülkedeki çeşitli sorumlularıyla ilişkili olduğunu, bunlar arasında, Nisan 2006'ya kadar PKK'nın Fransa sorumlusu olan "Xebat" kod adlı kişinin de bulunduğunu kaydetti. Aslan'ın PKK'nın etkin destekçisi olduğunu vurgulandı. Aslan'ın PKK'nın Avrupa kadrosu içinde yer aldığını bilgisi de mahkemeye iletildi.

Türkiye'den bilgi istendi


Dava dosyasında, PKK'nın kanlı eylemlerine vurgu yapılarak, örgütün siviller ve turistlerin de hayatına mal olmuş saldırılar gerçekleştirdiği anlatıldı. İki sanık hakkında, terör örgütü üyesi olmak, para aklamak ve terörizme para aktarmaktan dava açıldı.
Fransız yetkililer, Türk makamlarından, parayı gönderdiği öne sürülen işadamı, Aslan ve Yolcu'nun aradığı telefon numaralarının kime ait olduğu, PKK'nın gelirleri ve uyuşturucu parasının örgüte aktarılmasıyla ilgili yöntemler konusunda bilgi istedi. Yaklaşık 9 ay cezaevinde kalan iki sanık, adres değiştirmemek şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Kriminal raporlarla belgelendi


Ele geçirilen banknotlarda, piyasada gezen para üzerinde bulunan uyuşturucu miktarının çok üzerinde kokain ve eroin izine rastladığı kriminal raporlarla belgelendi. 5, 10 ve 20 euro'luk banknotların, uyuşturucu bulunan ortamlarda kullanıldığı belirtildi. Paranın uyuşturucu pazarlayan sokak satıcılarından da toplanmış olabileceği iddia edildi.

Basından Alıntılar:

Kaynak: Milliyet Gazetesi

PKK-uyuşturucu bağlantısı araştırılıyor .

ABD, bir kadın savcıyı PKK-uyuşturucu bağlantısını araştırıp bir rapor hazırlaması için Türkiye'ye gönderdi.

Fransa'da tutuklu bulunan ve terör örgütü PKK'nın kara para trafiğini yönlendirdiği iddia edilen 5 teröristin Türk güvenlik heyeti tarafından sorgulamasının ardından ikinci adım da ABD'den geldi. ABD, bir kadın savcıyı PKK-uyuşturucu bağlantısını araştırıp bir rapor hazırlaması için Türkiye'ye gönderdi.

Paris'te bir yıl önce yakalanan iki PKK'lı, paranın Hakkari Yüksekovalı işadamı Hikmet Serdar'a ait olduğunu söyledi ve iki ülke polis teşkilatları arasındaki işbirliği bu olaydan sonra hızlandı.

Fransa Adalet Bakanlığı, iki PKK'lının bağlantı kurduğu 73 telefon numarasını Türk polisine bildirdi. İstanbul narkotik polisi, Hikmet Serdar'ın telefonlarıyla işyerini takibe aldı.

Geçtiğimiz ocak ayında düzenlenen operasyonda Hikmet Serdar ve yanındakiler İstanbul Beylikdüzü'nde gözaltına alındı.

Operasyonu genişleten polis, Avcılar'da bir kamyonetin yakıt deposuna saklanmış 48 kilogram eroin buldu.

Soruşturmanın Paris ayağını yürüten savcı Anne Kostomaroff, Fransa-Türkiye karşılıklı adli istinade anlaşması kapsamında 1 hakim, 1 asker ve 1 polisten oluşan heyetle 19 Nisan'da İstanbul'a gelerek, Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu bulunan Hikmet Serdar'ı sorguladı.

Paris-İstanbul hattında bu önemli gelişmeler yaşanırken devreye giren ABD de PKK-uyuşturucu bağlantısını araştırmak üzere bir kadın savcıyı Türkiye'ye gönderdi.

ABD'li savcının İstanbul ve Ankara'daki temaslarının ardından PKK-kara para trafiğine ilişkin bir rapor hazırlaması bekleniyor.

Basından Alıntılar:

Kaynak: internetajans

DTP' li Eroin Taciri Aranıyor

1 milyon euroluk 51 kilogram eroinle yakalanıp, sevk edildikleri nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Yüksekova Meclis Üyesi Şükrü E. ile Mehmet Ç. ve Medeni Y. hakkında yeniden gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı.

Polis daha önce yakalanarak mahkemeye çıkardığı 3 kişiyi yenşden yakalamaya çalışıyor. Edinilen bilgiye göre, 1 ay önce İran ve Afganistan'dan gelen eroinlerin Türkiye üzerinden Fransa ve İspanya'ya sevkıyat yapıldığı ihbarını alan polis, İstanbul, Hakkari, Antalya ve Bursa'da eş zamanlı operasyon başlatmış ve yakalanan 12 kişiden 9'u tutuklanmıştı. Gözaltına alınan ve çete lideri olduğu bildirilen Muhittin Ö.'nün üzerinde yeşil kart çıkması herkesi şaşırtmıştı.

Basından Alıntılar:
Kaynak : Türkiye Gazetesi

UYUŞTURUCU TİCARETİNİ EN ÇOK TERÖR ÖRGÜTLERİ YAPIYOR

Mersin Baro Başkan Vekili Uğur Uğuz, çok büyük bir sektör haline gelen uyuşturucu madde ticaretinden kazanılan paraların yine yasal olmayan alanlarda kullanıldığına dikkat çekti.

MERSİN - Mersin Baro Başkan Vekili Uğur Uğuz, çok büyük bir sektör haline gelen uyuşturucu madde ticaretinden kazanılan paraların yine yasal olmayan alanlarda kullanıldığına dikkat çekerek, uyuşturucu pazarının karlı bir alan olması nedeniyle, başta silah olmak üzere her türlü ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için özellikle terör örgütleri tarafından uyuşturucu ticaretinin yapıldığını söyledi.
Mersin Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nün uyuşturucu maddeler ile mücadele amacıyla başlattığı "Yenigün Projesi" kapsamında baro hizmet binasında "Madde Bağımlılığı" konulu konferans düzenlendi.
Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü Narkotik Büro Amiri Serhat Cora'nın konuşmacı olarak katıldığı konferansta, avukatlara uyuşturucu ile mücadele ve bağımlılık sonrasında yapılması gerekenler anlatıldı.
Konferansın açış konuşmasını yapan Mersin Baro Başkan Vekili Uğur Uğuz, insanoğlunun her dönem keyif verici maddeler kullandığına dikkat çekerek, "Alkol kullanımı ile başlayan süreç, zaman içerisinde başka keyif verici maddelerin bulunması ve kullanılması, sanayiinin gelişmesi ile birlikte ekonimik ve sosyal yaşamın değişmesi, buna bağlı olarak ortaya çıkan sosyal sorunların da etkisiyle madde kullanımı daha da artmış, bağımlılık kavramı ortaya çıkmıştır" dedi.
Uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin türüne göre etkileri ve bağlılık meydana getiren miktarı farklı olmakla birlikte bu tür maddelerin hepsinin de doğrudan bağımlılık sağladığına işaret eden Uğuz, uyuşturucu madde alışkanlığının özelliklerini ise şöyle sıraladı:
"İnsan beynini uyuşturması, şartlar ne olursa olsun uyuşturucu maddeyi veya ilacı kullanmayı sürdürme konusunda irade dışı bir arzu ve ihtiyacın duyulması. Zamanla kullanım miktarını artırma ihtiyacının duyulması. İlacın tesirine karşı psikolojik veya fizyolojik bir ihtiyacın duyulmasıdır."
Uğur Uğuz, madde bağımlılığının sadece kişiyi yok etmediğini, tüm topluma zarar verdiğinin altını çizerek, Türkiye nüfusunun çoğunluğu çocuk ve gençlerden oluştuğu için, uyuşturucu satıcılarının özellikle gençleri hedef aldığını kaydetti.
Çok büyük bir sektör haline gelen uyuşturucu madde ticaretinden kazanılan paraların yine yasal olmayan alanlarda kullanıldığını dile getiren Uğuz, "Uyuşturucu pazarı karlı bir alan olması nedeniyle başta silah olmak üzere her türlü ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için özellikle terör örgütleri tarafından ticareti yapılmaktadır" şeklinde konuştu.
Tehlikenin büyüklüğü nedeniyle Anayasa'ya dahi hüküm konulması ihtiyacının doğduğuna dikkat çeken Uğuz, şunları söyledi:
"Toplumda suç oranının artması, madde bağımlılığına bağlı hastalıkların artması, terör örgütleri tarafından ticareti yapılarak, elde edilen gelirin yine yasal olmayan sair işlerde yine toplumun zararına kullanılması gibi nedenlerle önleyici tedbirlerin alınması zorunlu olmuştur."
Mersin Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü Narkotik Büro Amiri Başkomiser Serhat Cora ise, öncelikle insanların uyuşturucu maddelere nasıl başladığını, uyuşturucunun zararları ile birey ve toplum üzerindeki geri dönüşümü zor olan olumsuz etkilerini anlattı.
Cora, madde bağımlılığı üzerinde genel değerlendirmelerde bulunduğu sunumunda, bağımlılık sürecinin gelişimi, uyuşturucu maddelerin insanlar üzerindeki ruhsal ve biyolojik olumsuz etkileri ile arkadaş çevresi, ailenin, eğitim ve ekonomik durumun madde kullanımında oynadığı rollere dikkat çekti. Cora, "Doğal yollardan mutlu olabilmeli, çocuklarımızı da bu yönde kanalize edebilmeliyiz. Yoksa birileri çocuklarımızı farklı yollara sevk edebilir. Aile bireyleri çocuklarına uygun model olmalıdır. Dizi filmlere
daha az zaman ayırıp, çocuklarımızı daha etkili ve kaliteli zaman ayırabilmeliyiz" dedi.
Uyuşturucu satıcılarının gençleri hedef seçtiklerini de vurgulayan Cora, madde bağımlılığının tedavisi mümkün olan bir hastalık olduğunu ve bağımlıların ilgili sağlık kuruluşlarına giderek yardım alabileceklerini kaydetti. Cora, madde bağımlılığının toplumsal bir sorun olduğunu ve herkesin de sorunun çözümünde üzerine düşeni yapması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Basından Alıntılar:
kaynak: habervitrini.com

Narko-Terör de son halka da tamam

'Narko-Terör'de son halka da tamam

El-Kaide ile bağlantılı uyuşturucu ticaretinin son halkası olduğu iddia edilen Khan Mohammed Kahn Atatürk Havalimanı'nda yakalandı
Terör örgütü El-Kaide ile bağlantılı uyuşturucu parasını, patlayıcı ve silah desteğine dönüştüren uluslararası "Narko Terör" üyelerine yönelik düzenlenen Zümrüt/Bayer Operasyonu'nun son halkası olduğu iddia edilen Pakistanlı Khan Mohammed Khan, Atatürk Havalimanı'nda yakalandı.

Türkiye, ABD, Hollanda ve Romanya'da Mart ve Nisan aylarında eş zamanlı olarak yapılan operasyonlarda şebeke elemanları 345 kilogram eroinle yakalanmıştı. Operasyon, uyuşturucunun İran'a kadar naklinden sorumlu Hossein Karimi Ricabadi'nin kaçtığı Avusturya'da yakalanması ile sonuçlandırıldı. ABD'de patlayıcı madde ve silah satmak suçlarından aranan ve El-Kaide örgütü ile bağlantılı olduğu iddia edilen Hossein Karimi Ricabadi'nin yönettiği şebekenin, İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü'ndeki köstebeğinin de 11 yıllık polis memuru Erol Ç. olduğu tespit edilmişti. Polisin elinden son anda kaçan, uyuşturucuyu temin ve imal ederek İran'a kadar nakleden kişi olduğu iddia edilen Khan Mohammed Khan, yakalanmasının ardından İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü'nde sorguya alındı.

Hollanda'ya kaçmaya çalıştığı belirlenen Khan Mohommed Khan, İstanbul Narkotik dedektifleri tarafından 8 Ocak'ta Atatürk Havalimanı'nda fotoğraflanmıştı.
07 Haziran 2007
Kaynak: hurhaber.com

14 Kasım 2007 Çarşamba

PKK'ya Silah Akıyor - Basından alıntılar

Irak'ta Kürtlerin kurduğu ve ABD ordusu içindeki üst düzey askerlerin de yer aldığı kaçakçılık mekanizması sayesinde, silahlar "Irak ordusuna hibe ya da yardım" gibi gösterilip piyasaya sürülüyor. Bu silahlar önce Kürt aracılar tarafından kuzeydeki güvenli bölgelere aktarılıyor. Daha sonra ise siyasi koşullar çerçevesinde terör örgütlerine pazarlanıyor.

PKK itirafçılarının, Amerikalıların PKK'ye silah sattığı yönünde verdiği bilgilerin ardından, Irak'ın kuzeyinde oynanan büyük oyunun ayrıntıları netleşmeye başladı. Washington yönetimi PKK'nin elindeki ABD yapımı silahları "kaçak askerlere" bağlasa da Ankara'ya ulaşan bilgiler, bölgede içinde üst düzey Amerikan askerlerinin de bulunduğu milyar dolarlık bir silah pazarının işlemekte olduğunu gösterdi.

İstihbarat raporlarına yansıyan bilgilere göre, K. Irak'ta ABD yapımı silahların terör örgütünün eline ulaşmasında işleyen mekanizmanın ayrıntıları şöyle:

* 1991 yılındaki Körfez Savaşı'nın ardından K. Irak'taki silah pazarının odak noktasında Kürt gruplar yer aldı. Başta Çin ve Rusya olmak üzere yabancı ülkelerden getirilen silahlar, Kürt yönetiminin ileri gelenleri tarafından pazarlanmaya başlandı. PKK'nin ana silah sağlayıcısı yine bu gruplar oldu. Bu dönemde silah ticaretinin önde gelen isminin ise Süleymaniyeli bir Kürt olan, ancak 30 yıl önce Lübnan'a geçerek Hariri ailesinin yanında çalışmaya başlayan Tevfik Baban olduğu belirtiliyor. Baban, suikasta kurban giden eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri' nin ailesinin Suudi Arabistan'daki inşaat şirketlerini yönettiği sırada, inşaatlarda PKK'lileri çalıştırmasına Türkiye tepki göstermişti.

* 2003'den sonra mekanizmaya ABD de iki açıdan dahil oldu. Bir taraftan ABD'nin bugüne kadar sayısı on binlere ulaştığı belirtilen asker kaçaklarınca satılan silahlar piyasaya girerken diğer taraftan da ABD ordusundaki üst düzey askerlerin yer aldığı kaçakçılık mekanizması sayesinde ABD silahları "Irak ordusuna hibe ya da yardım" gibi gösterilip piyasaya sürülüyor.

* Silahlar önce Kürt aracılar tarafından kuzeydeki güvenli bölgelere aktarılıyor. Daha sonra siyasi koşullar çerçevesinde terör örgütlerine pazarlanıyor. Silahların parası K. Irak'a hiç sokulmadan İsviçre ve Lübnan'daki bankalarda kişisel hesaplara gidiyor.

* Irak ordusu içinde denetim mekanizmaları oluşturulamadığı için ABD tarafından hibe edilen silahların denetimi sağlanamıyor. Bazen ABD'liler hibe edilen silah sayılarını fazla gösterip arta kalan silahları direkt olarak satma yoluna gidiyor. Bu silahlar, yine Kürt yönetimindeki önemli isimleri arkasına alan aracılarla silah pazarında en iyi müşteri olarak görülen PKK'ye ulaştırılıyor.

* Ancak bu mekanizmanın içinde üst düzey ABD askerlerinin bulunması, Washington'un PKK'ye silah gönderilip göndermediği konusunda ciddi soru işaretlerini de beraberinde getirdi. ABD, bunların kontrol dışı faaliyetler olduğunu savunsa da Türk yetkililerdeki kuşkulu yaklaşım ortadan kalkmadı.

* Kaçak ABD askerleri, Irak-Ürdün sınırındaki aşiretler aracılığıyla Irak'ı terk etmeye çalışırken bu aşiretler de ABD askerlerinin ellerindeki silahları Kürt tüccarlara satıyor. Söz konusu silahlar da yine PKK'ye satılıyor.

Kaynak: Cumhuriyet

İşte PKK’nın Silah Listesi! - Basından Alıntılar

Genelkurmay Başkanlığı bir süredir PKK’nın kullandığı silahların kaynağını belirliyor ve üretici ülkelere, silahların, PKK’nın eline nasıl geçtiğini soruyordu. PKK, bunun belirlenmemesi için bir süredir yeni bir yöntem geliştirdi...
Temmuz ayının ilk günlerinde, güvenlik güçlerine teslim olan teröristler, Kandil Dağı’ndaki kampa, iki ABD zırhlı aracının silah getirdiğine tanık olduklarını açıkladılar. İddialarla ilgili tartışmalar sürerken, Genelkurmay Başkanlığı’nın, ‘terör örgütlerinin kullandığı silahların menşei’ araştırmasını öteden beri yaptığı, silahları üreten ve kayıtlarda aldı görünen ülkelere, bunların PKK’nın eline nasıl geçtiğine ilişkin soru yönelttiği anlaşıldı.

Genelkurmay Başkanlığı’nın belgelerine göre PKK, son dönemde, silah ve patlayıcıların kaynağının belli olmaması için silahların seri numaralarını siliyor. Seri numaraları silinmeyen silahların, hangi ülke kaynaklı olduğu kesin olarak belirleniyor.

PKK’nın önemli karargâhı olarak belirtilen Kandil Dağı’na, ABD silahlarının getirildiği, teslim olan teröristlerin ifadelerinde yer aldı. Bu ifadeler doğrultusunda, ABD makamlarından bu konuda bilgi istenirken, gündeme PKK’nın kullandığı ABD kaynaklı silahlar da getirildi.

Denetimsiz biçimde transferleri yapılan küçük ve hafif silahların, çeşitli yollarla terörist grupların kontrolüne geçtiğini belirten yetkililer, bu konuda uluslararası kuruluşların yürüttüğü çalışmalara da Türkiye'nin tam destek verdiğini söylediler.

Terör örgütlerinin Türkiye'ye yönelik eylemlerinde kullandıkları silahların ‘menşeini araştırma’nın önceki yıllarda yapılanlardan çok farklı olmadığını belirten askeri yetkililer, ele geçirilen silahların bir kısmına ait bilgilerin ya silah üreticileri ya da kaçakçılar tarafından özellikle silindiğini söylediler. Son dönemlerde ‘siliciler’ arasına PKK da katıldı.

Made in İtalya, Almanya...
Silinen seri numaraları yüzünden ele geçirilen silahların tamamının kaynağını saptamanın zor olduğunu belirten yetkililer, seri numarası belli olmayan bu silahları, kataloglardan karşılaştırma yöntemiyle kaynak belirlediklerini söylediler.

Yakalanan silahlardan menşei tam olarak belirlenenlerin önceki yıllarda elde edilen sonuçlarla da benzerlik gösterdiğini kaydeden yetkililer, buna ilişkin şu bulguları aktardılar:

“Hafif silahların çoğunluğu, başta Rusya olmak üzere eski Doğu Bloku ülkeleri ve Çin kaynaklı. Bir kısım silahlar ise Almanya, İtalya, İngiltere, İspanya, ABD gibi ülkeler tarafından üretildikten sonra, doğrudan veya dolaylı yollarla terör örgütlerine aktarılıyor. Arazide yeri tespit edilen ve emniyet gerekçesiyle yerinde imha edilen mayınlardan büyük çoğunluğunun ise İtalyan menşeli olduğu anlaşılıyor.'' PKK'ya dönük operasyonlarda ele geçirilen binlerce silahın kaynak araştırması, Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılıyor. Bu konuda yapılan araştırmaya göre, menşei tam olarak belirlenen silah ve patlayıcıların ülkelere göre dağılımı şöyle:

KALAŞNİKOF’LAR

Ele geçirilen ve menşei tam olarak belirlenen 4 bin 500 Kalaşnikof’un (AK-47) yüzde 71.6’sı Rusya, yüzde 14.7'si Çin, yüzde 3.6'sı Macaristan, yüzde 3.6'sı da Bulgaristan orijinli.

KANNAS’LAR

Ele geçirilen toplam 5 bin 713 suikast silahı Kannas, BKC, Dragunov, Arbiki, G-3, M-16, G-1, mavzer gibi silahlardan 959'unun menşei tam olarak belirlendi. Bunların yüzde 45.2'sinin Rusya, yüzde 13.2'sinin İngiltere, yüzde 9.4'ünün de ABD orijinli olduğu saptandı.

ROKETLER

PKK'nın eylemlerde de yaygın olarak kullandığı roketlerden ele geçirilen 1.610'u üzerinde inceleme yapıldı. Bunlardan ancak 313'ünün menşei belirlenebildi. Bunların da yüzde 85'inin Rusya, yüzde 5.4'ünün Irak, yüzde 2.5'inin Çin menşeli olduğu anlaşıldı.

TABANCALAR

2 bin 885 tabanca ve makineli tabancadan 2 bin 208'inin menşei belirlendi. Bu silahların yüzde 21.9'u eski Çekoslovakya, yüzde 20.2'si İspanya, yüzde 19.8'i İtalya orijinli çıktı.

EL BOMBALARI

3 bin 490 el bombasından 136'sının menşei belirlendi.
Bunların yüzde 72'sinin Rusya, yüzde 19.8'inin ABD, yüzde 8'inin ise Alman menşeli olduğu görüldü.

MAYINLAR

Bulunan 11 bin 568 mayından 8 bin 15'inin menşei araştırması sonuçlandı. Bu mayınların yüzde 60.8'i İtalya, yüzde 28.3'ü Rusya, yüzde 6.2'si Almanya kaynaklı.

Kaynak: Milliyet-Tempo Dergisi

570 Kilo 'El Kaide Eroini' Ele Geçti - Basından Alıntılar

El Kaide'nin 570 kilo eroini dere yatağında bulundu. Uyuşturucu şebekesi Afganistan ve İran üzerinden bir kamyonla Türkiye'ye soktuğu 570 kilo eroini İstanbul'dan Avrupa'ya nakladeceğini öğrenen jandarma, kamyonu takibe aldı. Pendik'te jandarmanın oluşturduğu kontrol noktasını farkeden şebeke eroini yol güzergahında bir dere yatağına boşalttı.

Kaynak: SABAH

Patlayıcılar Irak'tan Geliyor - Basından alıntılar

Türkiye, yurtiçinde alınan yoğun güvenlik önlemlerinin yanı sıra uluslararası kuruluşları da PKK'nın son dönemdeki eylemleriyle ilgili olarak bilgilendirme kampanyası yürütüyor.

Geçen hafta NATO ve Avrupa Konseyi'nde yapılan sözlü bilgilendirmelerin ardından önceki gün de BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'a bir mektup gönderildi.

Türkiye'nin New York'taki Daimi Temsilcisi Baki İlkin tarafından iletilen mektupta, Türkiye'de son dönemde asker ve sivilleri hedef alan terör eylemlerinin PKK tarafından gerçekleştirildiği ve patlayıcıların da Kuzey Irak'tan sokulduğunun saptandığı vurgulandı.

BM'nin terörle mücadele konusundaki sözleşmesi ve bugüne kadar alınan Güvenlik Konseyi kararlarının anımsatıldığı mektupta, Irak'la ilgili kararların da Irak yönetimine, topraklarından komşularına yönelik her türlü terör eylemini ortadan kaldırma sorumluluğu yüklediği kaydedildi. BM'ye gönderilen mektupta, "Uluslararası topluluğun El Kaide'ye karşı nasıl topyekün işbirliği varsa, PKK'yla da aynı şekide birlikte mücadele edilmesi gerekmektedir" mesajının da verildiği belirtildi.

K. Irak'tan taciz atışı
Genelkurmay Başkanlığı önceki gün Hakkâri'nin Çukurca ilçesi Çığlı köyü sınır bölgesinde devriye görevi icra eden sınır birliklerine Irak topraklarından teröristler tarafından taciz ateşi açıldığını duyurdu.

Kaynak: Milliyet

10 Ton A4 Plastik Patlayıcı Türkiye'ye Sokuldu - Basından alıntılar

Ankara'yı kana bulayan A4 plastik patlayıcıların, geçtiğimiz aylarda Irak üzerinden Türkiye'ye giriş yaptığı öğrenilen Portekiz yapımı bomba malzemesi olduğu sanılıyor. PKK'nın Portekiz yapımı 10 ton plastik patlayıcıyı Irak üzerinden yurda soktuğunu öğrenen emniyet birimleri, bunun ancak 200 kg'a yakın bölümünü ele geçirdi.

Emniyet'in ilk tespitlerinde de Ankara bombasının kaynağının "Portekiz ve Kuzey Irak" olduğu şüphesi doğdu. Daha çok askerin kullandığı ve "C4'ün daha kuvvetlisi" olarak nitelenen A4 plastik patlayıcılardan daha önce de İstanbul, Adıyaman ve Adana gibi şehirlerde küçük miktarlarda yakalanmıştı. Emniyet yetkilileri, A4 türü patlayıcının TNT ve C4'ten sonra en güçlü patlayıcılardan biri olduğunu belirttiler. Küçük bir miktarı bile büyük çaplı bir yıkıma neden olan bomba hamur kıvamında olduğundan istenilen şekil verilebiliyor, küçük bir pilin vereceği akımla bile patlatılabiliyor ve sonrasında 3 bin santigrat derecelik bir ısı ile büyük çaplı basınç ortaya çıkıyor. Patlayıcının 5 gramı 20 gramlık bir C4'ün yapacağı etkiyi yaratıyor. Patlayıcı hem toprak, hem asfalt yolda kamufle olabiliyor. Uzaktan kumandalı fünye ve mayın güçlendirme amacıyla kullanılıyor. Madde 15 yıl boyunca uygun şartlarda saklanabiliyor. Emniyet yetkilileri Portekiz'den gelip Irak'ta kaybolan 8 ton A4'ten önemli bir bölümünün halen izine rastlamadığının da altını çizdiler.

Kaynak: SABAH

Terör Örgütüne ABD Silahları - Basından Alıntılar

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, terör örgütüne silahları Talabani ve Barzani'nin verdiği uyarısı, gözlerin yeniden Türkiye-Irak sınırı güvenliğine çevrilmesine neden oldu. Son olarak örgütün Kürt grupların yardımıyla Türkiye'ye 750 kilogram C-4 ve Stinger füzesi sokarak İstanbul'a getirdiği iddia edilmiş ve bu yalanlanmamıştı.

Örgütün silahları arasında RPG roketatarlarının da olduğu biliniyor. PKK'nin elindeki silahların ABD menşeli oldukları açıklanmıştı. Türk ve Amerikan istihbaratçıların araştırmaları, Irak'taki kaotik ortam nedeniyle ABD'lilerin birçok "kayıp silahının" da PKK'nin eline geçtiğini doğrulamıştı.


Irak'taki ortam PKK'ye yarıyor


Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt 'ın PKK'ye C-4 patlayıcılarını Kuzey Irak'taki Talabani ve Barzani 'nin verdiği uyarısı, gözleri yeniden Türkiye-Irak sınırı güvenliği ve örgütün silahlandırılması konusuna çevirdi. PKK militanlarında ele geçirilen çok sayıda silah ve patlayıcının ABD menşeili olduğu saptanırken, son olarak örgütün Türkiye'ye 750 kilogram C-4 ve Stinger füzesi soktuğu iddia edilmiş ve bu yalanlanmamıştı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, ABD temaslarının ardından düzenlediği basın toplantısında, PKK ile Kuzey Irak'taki Kürdistan Yurtsever Birliği ve Kürdistan Demokrat Partisi yöneticilerinin PKK ile silah ilişkilerine işaret ederken, terörle mücadele konusunda bu gruplarla konuşmayacağını net bir şekilde ortaya koydu.

PKK'nin elinde tonlarca TNT

PKK ile Kuzey Irak'taki gruplar arasındaki patlayıcı ilişkisi birçok kez belirlenmişti. Son olarak aralık ayında, Türkiye'ye 750 kilogram C-4 patlayıcı ile 5 adet Stinger füzesinin girdiği bilgisine ulaşılmıştı. Buna göre, silahları taşıyan minibüs Afyon'a ulaşıncaya kadar 4 kez plakasını değiştirdi. Konaklamanın ardından silah yüklü aracın İstanbul'a ulaştığı saptanmıştı. Gazetelere de yansıyan bu bilgiler yalanlanmamıştı.

Terör örgütünün sürekli olarak silah yenileme faaliyetlerine yöneldiği saptaması güvenlik birimlerinin raporlarına yansımıştı. PKK'nin elinde tonlarca TNT, binlerce mayın ve füze bulunduğu yönünde bilgilere de ulaşılmıştı. Örgütün elinde bulunan silahlar arasında RPG roketatarlarının da olduğu biliniyor. PKK'nin elindeki silahların ABD menşeili oldukları açıklanmıştı. Türk ve Amerikan istihbarat birimlerinin araştırmaları, Amerikalıların birçok "kayıp silahının" da PKK'nin eline geçtiğini doğrulamıştı.

Emniyet Genel Müdürlüğü de teröristlere yönelik operasyonlarda ele geçirilen patlayıcıların menşeini araştırmıştı. C-4 ve A-4 olarak bilinen patlayıcıların seri ve üretim numaralarından, Portekiz yapımı olduğu anlaşılmıştı.

Portekiz'in patlayıcıları Irak'a, İran'la 7 yıl süren savaş sırasında sattığı belirlendi. Irak'ta yaşanan kaotik ortamdan yararlanan terör örgütlerinin depolardaki patlayıcılara ulaştıkları tahmin ediliyor.

Terör örgütünün kullandığı patlayıcılar arasında TNT'de bulunuyor. Ancak, TNT patlayıcısına ulaşılması, ticari amaçla satışı yapıldığı için zor olmuyor. Büyükanıt'ın dikkat çektiği çok güçlü patlayıcı olarak bilinen C-4'ler piyasadan temin edilebilecek nitelik taşımıyor. Ancak ordularda bulunabilecek türden patlayıcılar kategorisinde değerlendiriliyor. Sınırda yapılan operasyonlarda ele geçirilen teröristlerde özellikle Irak işgalinin ardından fazlaca C-4 patlayıcısının çıkması dikkat çekiyor. Sınırda ele geçirilen teröristlerin sırt çantlarında C-4'ler bulunmuştu.

Irak Savunma Bakanlığı'ndan da geçen yıl 5 ton C-4 patlayıcısı çalınmıştı. Patlayıcıların Irak genelinde faaliyet gösteren terör unsurları ile PKK tarafından Türkiye'de kullanılabileceği endişesi gündeme gelmişti.

Kaynak: Cumhuriyet

" KÜRESEL TERÖRİZM VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ " SEMPOZYUMU - Genelkurmay Başkanlığı

" KÜRESEL TERÖRİZM VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ " SEMPOZYUMU - Genelkurmay Başkanlığı



Genelkurmay Başkanlığı Terörle Mücadele Mükemmelliyet Merkezi'nde icra edilen 3-24 Mart 2006 tarihleri arasında "Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği" konulu uluslararası sempozyumun kitabını indirebilirsiniz


13 Kasım 2007 Salı

Narkotik'den Yazılar 1

Neden Kullanım ve Bağımlılık? Neden ‘Uyuşturucu’ Değil?

• Uyuşturucu sözcüğü dar bir kapsamda kullanılmaktadır.
• Bağımlılık yapan maddelerin hepsi ‘uyuşturucu’ değildir. Uyarıcı olanları da vardır.
• ‘Uyuşturucu’ tanımı tütün ve alkol kullanımını kapsamaz.
• Tütün ve alkol bağımlılık yapan maddelerdir.
• Madde kullanımı ve bağımlılığı dendiğinde ise ayrım yapmaksızın tüm bağımlılık maddeleri anlaşılır.


Bağımlılık Nedir?


• İnsanın yaradılış özelliği ile ilgili olarak vücudunun hiç de ihtiyacı olmadığı halde herhangi zararlı bir maddenin, vücuduna girmesini sağlayarak, bu maddeyi vücuduna alıştırması, devamında da bu maddeyi bırakamamasına bağımlılık denir.
• Bağımlılık yapan maddeyi vücuduna tanıtan insanın hayatının her anında o madde ile ilişki içerisinde olması kaçınılmazdır.
• Bu ilişki insanın özel hayatının pek çok alanını kapsar ve insanın diğer tüm maddi-manevi ihtiyaçlarının önüne geçer.


Bağımlı Hale gelen bir insanın kaybedecekleri!
• Özerklik
• Özgüllük
• Özdenetim
• Özgüven
• Özgürlük

İnsanoğlunun onurlu ve insani prensipler içerisinde yaşamasını sağlayan bu 5 özellik, bireyin herhangi bir maddeye bağımlı hale gelmesiyle birlikte değişime uğrar hatta yok olup gider!


Madde doğal veya yapay nitelikli kimyasallara verilen isimdir.


• Tıp alanında -hekim denetiminde- tedavi amacıyla,
• Tıp alanında -hekimden bağımsız- tedavi dışı amaçlarla,
• Tıp dışı ve farklı amaçlar için üretilmiş olmasına karşın insan tarafından tüketilen kimyasallara bağımlılık maddeleri denir.


Bağımlılık yapan maddeler


• Beyin ve bağlantılı organları(Merkezi Sinir Sistemi) doğrudan,
• Beyin ve bağlantılı organları(Merkezi Sinir Sistemi) dolaylı etkileyerek:
• “Sahte bir İyi Oluş” hali yaratırlar.
Sahte İyi Oluş Hali
• Bağımlılık yapan maddelerin Beyin Ödülleme Sistemi üzerindeki etkisidir.
• Öznel bir hoşnutluk söz konusudur.
• Her birey için farklı bir şiddeti vardır.
• Etkisi zamanla sınırlı ve geçicidir.
• Beyin Ödülleme Sisteminin doğal yolla uyarılması doğal hoşnutluk yaratmaktadır.
Madde Kullanımı ve Bağımlılığı
• Madde kullanımı, bağımlılık yapan maddelerin sahte iyi oluş hali sağlamak amacıyla vücuda dahil edilmesidir.
• Madde kullanımının, biyolojik süreçlere bağlı olarak ortaya çıkardığı bedensel-ruhsal-toplumsal sorunlar ise, bağımlılıktır.


Bağımlılık Süreci Gelişimi


• Madde kullanımı ile duygu, düşünce, davranış ve tutum farklılaşır.
• Miktara bağlı olarak bu durum her birey için değişik bir süreyi kapsar.
• Bireyin gerçekliği kavrayışı etkilenir.
• İlk seferden sonra tekrarlayan kullanım olasılığı yüksektir.
• Sonraki zamanlarda aynı etkinin sağlanması için kullanım sıklığı ve/veya miktarı artabilir.
• Bu kısır döngünün yerleşmesiyle birey bağımlılık sürecine girmiş olur.
Bağımlılık Süreci: Değerlendirme Ölçütleri
• Madde arama davranışının yoğunluğu
• Madde kullanma sıklığının artması
• Madde etkisine tolerans gelişmesi
• Yoksunluk/kesilme belirtilerinin varlığı
• Bu belirtilerin madde kullanımı ile yatışması veya giderilmesi
• Zihinsel olarak madde kullanımına dair uğraş ve kurguların yoğunlaşması ve davranışın buna göre şekillenmesi
• Süreç oluştuktan sonra madde kullanımına ara verilse bile bağımlılık olgusu yok olmaz. Kullanımla birlikte birkaç hafta içinde tekrar ortaya çıkar.
BUNLARDAN ÜÇ TANESİNİN VARLIĞI BAĞIMLILIK LEHİNE DEĞERLENDİRİLİR.



Bağımlılık sürecini etkileyen unsurlar


• Madde kullanımın bağımlılığa dönüşmesi temelde biyolojik bir olgudur.
• Bireysel ruhsal özellikler,
• Çevresel nedenler;
farklı biçim ve düzeyde sürecin alacağı en son şeklin belirlenmesinde rol oynarlar.
• Bağımlılık Biyo Psiko Sosyal bir sorundur.


Bağımlılık Süreci: Belirleyici Etmenler(I)
• Kullanılan maddenin Etkileme Süresi
• Kullanılan maddenin Etki Şiddeti
• Bağımlılık maddesi MSS’ni ne kadar kısa sürede ve ne kadar şiddetle etkiliyorsa o ölçüde bağımlılık gücü taşımaktadır.


Bağımlılık Süreci: Belirleyici Etmenler(II)
• Kullanan kişinin yapısal özellikleri
• Kullanan kişinin ruhsal yapı özelliği
• Yapısal özellikler bazı insanlar için madde kullanmayı zorlaştırırken, beyinde eksikliği saptanmış kimi maddelerin kişiyi madde kullanmaya yatkınlaştırdığına dair bulgular vardır.
• Ruhsal zorlukların ve bozuklukların seyri sırasında madde kullanma davranışının ortaya çıktığı yaygın bir kanıdır.
• Belli kişilik özellikleri taşıyan insanların madde kullanmaya yatkınlığından söz edilmektedir.
RUHSAL YAPI ÖZELLİKLERİ MADDE KULLANIMI VE BAĞIMLILIĞINI TEK BAŞINA AÇIKLAYAMAZ! GENELLEME YAPMAKTAN VE ÖNYARGIYLA YAKLAŞMAKTAN KAÇINMAK GEREKİR.



Bağımlılık Süreci: Belirleyici Etmenler(III)


• Maddeye ulaşmak ve
• Maddeyi temin etmek kolaysa o maddenin kullanımı yaygınlaşır.
• Akran grubu ve
• Aile sosyal öğrenmenin en temel iki ortamı olup madde kullanmaya başlamakta önemlidir.
• Toplumsal Çevrenin madde kullanımına yönelik tutum alışı birey için ödülleyici veya caydırıcı bir etki taşır.
MSS VE BAĞIMLILIK SÜRECİ: Kullanım ve Temas
MSS VE BAĞIMLILIK SÜRECİ: Kullanım ve Değişme
-Hücresel öğrenmenin başlaması-
MSS VE BAĞIMLILIK SÜRECİ: Bağımlılığın Yerleşmesi
-Hücresel öğrenmenin tamamlanması-
Hücresel Öğrenme: Sonuç ve Çıkarımlar
• Hücre yapısı ve işlevi, insan türü için özdeştir.
• Kişinin eğitimi, toplumsal konumu, gelir düzeyi vb. etmenlerin bu özdeşlik üzerinde belirleyici bir etkisi yoktur.
• Madde kullanan herkes için bağımlı hale gelme riski eşittir.
• Kullanımı emniyetli bir bağımlılık maddesi yoktur.
• Hücresel öğrenme süreci herkes için eşdeğer bir seyir özelliği taşır.


Kaynak: Prof. Dr. Yıldırım DOĞAN

Narkoterör

Narkotik ile terörizmin bileşkesi olan son dönemlerde türetilmiş bir kelimedir. sadece kelime olmakla kalmayıp BM'den, interpol'e kadar tüm uluslararası kuruluşlarda bir karşılığı vardır. bu nedenle bir çok ülkede artık , narkotik masası, terör masası ile birlikte birer narko-terör masası vardır. spesifik anlamda ise terörün narkotiği, narkotiğin terörü keşfetmesi ve izdivaç etmeleridir. PKK bu anlamda salt terör örgütü değil, narko-terör örgütüdür. zira gelirinin büyük kısmını uyuşturucu ticaretinden elde etmektedir. bu terimi ilk kullanan kişi dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri boutros gali'dir. Gali, 29-30 Mayıs 1996 yılında Kahire'de katıldığı "Uluslarası Terörizm Semineri"nde şu ifadeyi kullanmıştır. "Terörizm bağımsız bir kavram değildir. Yasa dışı hareketlerden ayrılmaz. Teröristler silah ve mühimmat kaçakçılığı yapmakta, uyuşturucu kaçakçılığında elde ettikleri kara parayı aklayarak finans kaynaklarını oluşturmakta, politik bir maske takınarak, suçlu ilişki boyutlarını kamufle etmeye çalışmaktadırlar." Bununla

Ekim 1997 yılında A.B.D. Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan "Küresel Terörizm Modelleri" raporunda dünyada 30 ana terörist örgüt bulunduğu belirtilmiş, bunların uyuşturucu kaçakçılığı ile ilişkili oldukları vurgulanmıştır.

29 Haziran - 03 Temmuz 1998 tarihleri arasında Beyrut'da yapılan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programınca yapılan değerlendirme raporunda; Narko-Terör organizasyonlarının birbirleri ile ve diğer suç grupları ile çok açık ilişkileri olduğu vurgulanmış örnek olarak pkk Terör Örgütü gösterilmiştir.

kaynak : uludag sözlük

Pars Narkoterör için Uludağ Sözlükten Sesler :)

  1. osman sinav in yeni dizisi. pazartesi aksamlari kuzey ruzgari saatinde gosterilecekmis. az once show tv de fragmani gorulmustur.
  2. türkçe'ye yeni bir kelime kazandırma aşamasındaki yapım. narkoteror ne lan.
  3. yoksa kurtlar vadisi terör sallandırılınca osman sınav gündeme getirdi bunu mu koydu acaba diye düşündürten dizidir. nasıl bir yapım olacağı yayınlandıktan sonra belli olacaktır haliyle.
  4. ortalıkta ne idüğü belli olmayan onlarca dizi varken, bi sen eksiktin dediğim diziymiş. ulan hakikaten bunu yapanlar, bunların izlendiğine inanıyor mu? çok merak ediyorum.
  5. biraz faşizm , biraz şovenizm , azcık din iman , az da asker mafya, biraz karanlık işler kattı mı tutacak dizidir.

    osman sınav biliyor bu işi.

    ha şimdi biri çıkar der ki;
    osman sınav gerçekleri göz önüne seriyor,
    e çocuğum aziz nesin'de aynısı yapmaya kalktı alındınız ?
  6. günümüzdeki en güncel konu olan terörizm ve şehitlerden pay çıkarma yöntemi. zeki adam osman sınav.

  7. yukselen milliyetçilik dalgasıyla beraber rant amacı guden bir osman sınav şah eseri daha. hahaha yemişim ulan sizin şah eserlerinizi, ülke gerçeklerinizi, hiç mi vicdanınız sızlamıyor? toplumca büyük bir sınavdan geçtiğimiz şu gunlerde, insanların milliyetçilik duygularını reklamlara meze yapıp cebinizi doldurmaya. sanırım bugunlerde ekranlarda bir işin tutması için en basit formul nickimden asagi monsingiladbah'ın yukarıda yazdığı formul olsa gerek.

    çıkar şimdi üç beş hödük. dizinin başrol oyuncusuna özenir. olum biliyon mu bir kilo eroinle, 178.653 keleş mermisi alıyorlarmış, o mermilerle kaç mehmet öldürüyorlar biliyon mu? hadi gidek şu kanı bozuk, ibne kürtleri doğduklarına pişman edek...

  8. 4 filmlik bir proje olarak düşünülen pars'ın, 2008'de çekimesi düşünülen filminin adıdır.

    serinin ilk filmi pars kiraz operasyonu görüntü olarak çok iyi, gişe filmi olarak iyi, senaryo olarak normal, hikaye olarak iyi ancak, özellikle oyunculuk olarak kötü bir filmdi.

    2008'in ilk çeyreğinde ise, 2. filmin vizyona gireceği tahmin edilmekteydi fakat, dizi olarak karşımıza çıktı. osman sınav'ın show tv üzerindeki etkisinden midir bilinmez, yine kötü oyunculuklarla, yapmacık seslendirmelerle bezenmiş bir yapım olarak karşımıza çıkacaktır. acı hayat, pusat gibi seslendirme faciası, oyunculuk faciası olan ancak tribüne oynayan yapımların benzeri, tipik osman sınav yapımı olacaktır.

    ulan keşke, paraya pula göz kırpmayıp, kötü de olsa sinema filmi olsaydı bu yapım...
Kaynak : www.uludagsozluk.com/k/pars-narkoteror/

Unutulmauan Film Pars Kiraz Operasyonu

Photobucket - Video and Image HostingKurtlar Vadisi‘nin yaratıcısı Osman Sınav’dan iddialı bir film geliyor… Osman Sınav, yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendiği Pars: Kiraz Operasyonu‘nda gençleri esir alan uyuşturucu sorununa el atıyor… Afganistan’dan başlayıp Avrupa ve Amerika’ya uzanan uyuşturucu trafiğini ve bu trafiği kimlerin yönlendirdiğini anlatan film 20 Nisan 2007‘de gösterime çıkıyor…

Pars: Kiraz Operasyonu, Osman Sınav’ın ABD’li ortağı ile yaptığı dört filmlik projenin ilki… Beş yıl içinde dört film çekmeyi planlıyan Osman Sınav filmin kadrosunda Mehmet Kurtuluş, Nida Şafak, Selçuk Yöntem, Murat Daltaban, Pelin Batu, Haluk Piyes ve Uğur Polat’ın yanısıra yabancı oyunculara da yer verdi…

Dalgaları Aşmak, Armageddon, Dogville, Blade, Dracula gibi filmlerde rol alan Udo Kier de, filmin kadrosunda yer aldı. İlk kez bir Türk prodüksiyonda yer alan deneyimli oyuncu Udo Kier, çekim ekibiyle kısa sürede uyum sağladı…

Pars NarkoTeror 1 Bolum Yayin Tarihi

Pars Narkoterör Dizisi Ekim sonu yada Kasım başında Pazartesi günleri akşamı yayınlanacak ve Yayın saati olarak 22:00 Seçilmiştir...

Dizinin senaryosu yazıldı, hikayesi kurgulandı, teknik ekibi kısmen belli oldu, oyuncu seçimleri devam etmekte. Çekimlerine de 2 hafta içinde başlanıyor.

12 Kasım 2007 Pazartesi

Pars Selçık Yöntem



Doğum tarihi: 1953
Eğitimi: Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü

1953 yılında İstanbul'da doğan Yöntem, 1975 ve 1976 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü'nden mezun oldu. 1977 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu'nda çalışmaya başladı. 1994'te İrfan Yalçın'ın "Aşağıdakiler" adlı oyununu, 1995'te Savaş Dİnçel'in "Gürültülü Patırtılı Bir Hikâye" adlı oyununu yönetti. Bu oyunla "Özgüye Değer Yönetmen" ödülünü aldı. 1997-98 sezonunda Haldun Taner'in "Ay Işığında Şamata" adlı oyununu yönetti. 1986-87 sezonunda "Dört Mevsim" adlı oyunla "Özgüye Değer Erkek Oyuncu" ödülünü, 1988-1989 sezonunda "Peynirli Yumurta" adlı oyunla "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü, 1990-91 sezonunda "Deli Dumrul"daki rolü ile "Ulvi Uraz En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü aldı.

Televizyon ve sinema için film çalışmaları yaptı, "C Blok" adlı filmle "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülünü aldı. Yöntem, "Deliyürek" adlı dizi ve sinema filmindeki "Bozo" tiplemesinden sonra, 2003 yılındaki "Kurtlar Vadisi" adlı dizide de "Şef" karakterini canlandırdı.

Oynadığı film ve diziler

Pars: Kiraz Operasyonu 2006
Kuşdili 2006
Kız Babası 2006
Rüzgarlı Bahçe 2005
Banyo 2005
Çalınan Ceset 2004
24 Saat 2004
Kurtlar Vadisi 2003
Deli Yürek-Boomerang Cehennemi 2001
Taksim-İstanbul 2000
Şarkıcı 2000
Acı Gönül 2000
Şaşı Felek Çıkmazı 2000
Üzgünüm Leyla 2000
Figüran 1999
Kimsecikler 1999
Deli Yürek 1999
Çatısız Kadınlar 1999
Çiçeği Büyütmek 1998
Kaçıklık Diploması 1998
Sıcak Saatler 1998
Ateş Dansı 1998
İstanbul Kanatlarımın Altında 1996
80. Adım 1996
Şehnaz Tango 1996
C-Blok 1993
Yaz Yağmuru 1993
Süper Baba 1993
Suyun Öte Yanı 1991

Pars Pelin Batu



Pelin Batu
1978 yılında Ankara'da dünyaya gelen Pelin Batu, dışişlerinin en ünlü diplomatlarından biri olan babası İnal Batu'nun görevi nedeniyle hayatının büyük bir bölümünü yurt dışında geçirdi. Henüz bir yaşındayken babasının tayini nedeniyle Kıbrıs'a gitmek zorunda kalan Batu, okul çağına geldiğinde ise kendini Pakistan’da buldu.

İlk ve orta öğrenimini Pakistan'da Beacon House Public School, Ankara'da Pakistan Embassy Study Group ve Hacettepe Üniversitesi Piyano Bölümü'nde yaptı. Liseyi Marymount School (New York 1993-1995) ve Mannes College of Music'te (1993-1995) okuyan Batu, New York Üniversitesi'nde Edebiyat, Tiyatro, Felsefe öğrenimi gördükten sonra Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü'nü bitirdi.

İslamabad, Girne, Prag, Londra, Paris, New York gibi birçok şehirde bulunduktan sonra, tatil için geldiği günden beri İstanbul'da yaşıyor. Siyaset ve politika ile ilgilenmediğini söyleyen Batu, sadece yazı yazmak ve oyunculuk yapmak istediğini belirtiyor.

Pelin Batu, ilk sinema deneyimini Ferzan Özpetek filmi olan Harem Suare ile gerçekleştirdi. Oyunculuk kariyerini birçok sinema filmi ve televizyon dizisi ile devam ettiren Pelin Batu'nun bir tane de kitabı var. Pelin Batu'nun 'Ghost Sonata' adlı oyundan en iyi kadın oyuncu ödülü bulunuyor.

Oynadığı Filmler

O Şimdi Asker
Bakış
Harem Suarei
Sessiz Gece
Akşam Güneşi
Şellale
İçeridekii
Baba
Ayışığı Neredesini
Hayal Kurma Oyunları